Ranger Certification Testimonials
Cyber Struggle, iletilen görüşler arasında seçim ve/veya değişiklik yapmaksızın, iyi yada kötü yazılan her görüşü buraya eklemeyi prensip edinmiştir. İmla hataları, görüşlerin olduğu gibi buraya konmasının bir sonucudur.
Enes Sanal
Eğitim, davranış değiştirmelidir. 10 hafta boyunca yaşadığımız şey bu oldu. Kursa gerçekten kendini veren, 10 hafta boyunca bir gününü boş geçirmemeye gayret eden, yaşadığı günün önceki günden daha iyi olmasına gayret eden bir kursiyer için bu eğitim gerçekten davranış değiştiriyor.
Oldukça doyurucu bir teknik içeriğin yanı sıra, ben ilk günden itibaren teknik olmayan kısma hep daha çok önem vermiştim. Ranger kursuna katılmayı üniversite 3. sınıftayken düşünmüştüm. Üzerinden yaklaşık olarak 4 yıl geçtikten sonra katılma imkânı buldum. Bu süre içerisinde bazen oldukça yakından bazen de uzaktan gözlemleme ve takip etme fırsatım oldu. Nihayet kursa katıldım ve 10 hafta boyunca en az 10 defa “çok geç katılmışım” derken buldum kendimi. Ve hiçbiri teknik konularda olmadı. Buradaki ortamı, ekip ruhunu, geride kimseyi bırakmamayı, yeri geldiğinde uyumadan arkadaşın için çalışmayı, daha önce yapmadığın görevleri gerçekleştirirken yeni yönlerini keşfetmeyi, zorlukları aşmayı, sürtünme ve çatışmaları yaşayıp bunları yönetebilmeyi daha önceden yaşamalıymışım. Tüm bunları neden daha önce deneyimleme fırsatını yakalayamadım ki diye ve ertelediğim için kızdım kendime çok kez. Siber güvenlik alanında 3. senemi doldurdum ve 10 haftadaki kurs deneyimini sektöre atılmadan önce yaşamanın avantajını bizzat gördüm ve değerlendirme fırsatım oldu. Bunu söylememin nedeni de katılmayı düşünen adayların erteleme eğilimi. Genelde Ranger sürecini tavsiye ettiğimde aldığım cevap “henüz teknik olarak hazır değilim, biraz aşina olayım” oluyor. Böyle bir sürece hazır olunmasına gerek yok. Eğer katılma düşünceniz ve fırsatınız varsa ertelemeyin. Mutlaka bir an önce açılan ilk döneme başvurunuzu yapın.
Ranger kursu alışılageldik siber güvenlik sertifikasyon süreçlerine benzemiyor. Burada size hazır bir içerik verilmiyor. Burada size hazır slaytlar veren “slayt mühendisleri” yok. En başta ifade etmeliyim ki; siz ne kadar isterseniz ve emek harcarsanız o kadar faydalı olan bir sürecin içine giriyorsunuz. Eğer istemezseniz ve emek harcamazsanız bu kurstan faydalanmamayı bile başarabilirsiniz. (!) Her şey sizin bireysel çabanız, ekibinizle olan ilişkiniz ve ekipçe ilerleyişinize çok bağlı.
10 hafta boyunca türü problemlerle karşı karşıya kalıyorsunuz. Hatta en çok maruz kalınan durum, sorunlarla baş başa bırakılmak. Eğitmenler ve kursun konsepti bu. Çoğunlukla çözüm verilmiyor ve siz bazen bir başınıza ve çoğunlukla ekip olarak sorunlarla baş başa bırakılıyorsunuz. Bir gerçek hayat simülasyonu da diyebiliriz. Gelişim burada başlıyor. Doğru soruyu sormak, analiz yapmak, ekip halinde çalışabilmek gibi birçok beceriyi, sorunları çözerken kullanıyorsunuz, bu beceriler mevcut değilse bile edinmeye başlıyorsunuz. Tabi bunu istiyorsanız ve çaba sarf ediyorsanız.
Bu kursta her şey mücadele ve çaba üzerine kurulu. Asla pes etmemek ve arkadaşını geride bırakmamak esas. Bakın burada bireyin ne kadar üstün yeteneklere sahip olduğu çok büyük bir öneme sahip değil. Bu kursu “başarıyla” tamamlayabilmek, yalnızca gerçekten ekip olabilmekle mümkün. Üstün bireysel yetenekleriniz sizi bu ortamda ayrıcalıklı kılmıyor, sizi yukarı çıkarmıyor. Ekiple birlikte hep birlikte yukarı çıkıyorsunuz. Çok yukarı değil, azar azar ama HEP BİRLİKTE. Geride kimseyi bırakmadan, her görevde bir gözün arkadaşında olacak şekilde.
En zor ve bireysel olarak aşılması güç olan problemleri ekiple aşmak, düştüğün an arkadaşının seni kaldırması. Bu deneyimleri size 10 haftada yaşatacak başka bir siber güvenlik kursu/sertifikasyon süreci yok. Örneği henüz yok. Ve işin kötü yanı, verimli ve iyi değerlendiremezseniz bir daha böyle bir fırsatı yakalamanız da zor. Çünkü ikinci sefer gelmeye kalksanız bile bu süreci ilk kez deneyimlemek çok ayrı.
Bu yüzden kursiyerler 10 haftalık bu eşsiz süreci çok iyi değerlendirmeli ve gerçekten kimseyi arkada bırakmadan gerçek bir ekip olabilmeyi başarmaya çabalamalıdırlar.
Tabi sürpriz unsuru bozulmaması gerekli, bu yüzden birçok detayı paylaşamıyoruz. Kurs boyunca yaşanan sürprizler ve sürekli belirsizlik hali beni gerçekten en çok yoran ilk 3 unsurdan biriydi. Gerçek hayattaki gibiydi, çoğunlukla belirsizlik mevcut. Net olan çok az şey var.
Bu kursun 4. ve 5. haftasına kadar ve bu süreden itibaren hiç düşmediyseniz, hiç zorlanmadıysanız, aklınız karışmadıysa, sinirlenmediyseniz, heyecanlanmadıysanız, ekibinizle sürtüşmediyseniz veya uç duygular yaşamadıysanız bir anomali mevcuttur. Kendinizi sorgulayın, ekibinize sorular sorun, danışın. Mutlaka hocalarınıza gidin ve durumu sorgulayın. Sizde, isteyip istememenizle alakalı, ciddiye almakla ilgili bir sorun veya bir yerlerde mutlaka yanlış giden bir şey vardır. Bunu mutlaka sorgulamalısınız.
Ama eğer sıklıkla düşüyorsanız, öfkeye kapılıyorsanız, yapamadığınızı düşünüp umutsuzluk sık sık kendini gösteriyorsa, arkadaşlarınızla sürtüşüyorsanız ve bu belki de çatışmaya bile dönüşmüşse işte o zaman doğru yoldasınız 🙂 Bu süreç boyunca düşün, hata yapın, risk alın. 10 hafta boyunca yapabildiğiniz kadar yanlış yapın. Ekibinize rezil olun, yapmadığınız şeyler yapmaya çalışın. Çoğunlukla yanılın ve bunu görün. Ve sonunda bunları düzeltin veya düzeltmenin mümkün olduğunu, hata yapınca ölmediğinizi DENEYİMLEYİN. İnsan beyni böyle evrimleşti. Bizim beynimiz bu şekilde en yüksek verimde öğrenebiliyor: TECRÜBE EDEREK, DENEYİMLEREK, YAŞARAYAK. Herkes hata yapınca ölmediğini bilir. Ancak bunu deneyimleyerek öğrendikten sonra gerçekten davranışınız değişiyor. Çünkü bilmek tek başına yetmiyor. Mutlaka deneyimlemek gerekiyor. İnsan böyle çalışıyor. Ve yalnızca istemek de yetmiyor. Harekete geçip YAPMAK gerek. 10 haftalık Ranger kursu size bu fırsatı çok fazla sayıda sunuyor. Değerlendirmek de size kalıyor. Bu noktada kursiyere düşen şey, egosunu törpüleyip düşebildiği kadar düşmek, hatalar yapmak ve ders çıkarmak oluyor. Tabi bunu yaparken de asla pes etmemek ve arkadaşını arkada bırakmamak gerekli. Yani defalarca düşse de inat edip kalkmak ve düşen birini gördüğünde durup onu kaldırmak. İşte o zaman maksimum verimde alacağı sonuçlar inanılmaz olabiliyor.
Kursun bu kadar etkili olmasında ve davranışları değiştirmesindeki sır, ekip kültürünü aşılaması ve hissederek yaşatma imkânı vermesinde gizli. Yoksa burada gizli ve kimsenin bilmediği teknik ve teknik olmayan bilgiler verilmiyor. Daha önce onlarca kitaptan elde ettiğiniz teorik bilgiler belleğinizde dağınık şekilde duruyor olabilir. Bilmediğiniz hiçbir şey sunmasına gerek yok. Siz burada deneyimleyerek, tecrübe ederek, hissederek yaşadığınızda bu bilgiler dağınık halden düzenli hale geçiyor, daha farklı anlam kazanıyor. Ve bunu çok farklı ve zıt karakterlerden oluşan ekibinizle beraber yaptığınızda etkisi katlanıyor. Başka bir ortamda tek başınıza böyle bir deneyim yaşayamayacağınıza bahse girebilirim. Bilmek ve deneyimlemenin farkı ve hissederek yaşamanın gücü beni bu süreçte gerçekten çok şaşırtmıştı.
Tüm bunları yaşayınca keşke daha az teknik içerik olsaydı diye çok kez içimden geçirmişimdir. Ve geri bildirimlerimde de birkaç kez yazmıştım. Çünkü teknik tarafta da sır bilgiler ve eşsiz teknikler gösterilmiyor. Ama burada ekiple beraber sorunların üstesinden gelmek, çözüme beraber gitmek, zorluk karşısında gerçekten çabalamak, hiç bilmediğin konuları kısıtlı zamanda baskı altında öğrenmeye çabalamak gibi durumlar normal öğrenme süreçlerinden daha farklı şeyler öğretiyor. Bu kısım için de belirsizlik bozulmasın ama şunu söyleyebilirim: bu kadar çeşitli konuyu bu kadar az zamanda öğrenmek ve konuların zihinde oturması mümkün. Bunu söyleyebilirim.
Her ne kadar kursa katılmaktaki ilk amacım teknik bir şey almak olmasa da bilmediğim çok şey öğrendim. Bazen teoriye doyduk, bazen yüzeysel ve ihtiyacımız kadarını aldık. Ama her zaman öğrendiğimiz bilgiler bizi üst basamağa çıkardı ve gereksiz şeyler öğrenmedik. Ve derinlerde de boğulmadık. Tam kıvamında, doyurucu ve kaliteli bir teknik içerik mevcut. Ve fark ettiğim şu oldu: biz ekip olarak ne kadar istersek, eğitmenler bunu verebilecek durumda oluyorlar. Yani teknik ilerleyişiniz ve verilecek teknik içerik tamamen ekibin durumuna bağlı. Yani siz çok ilerdeyseniz ekibiniz gerideyse sizin ilerde olmanız bir anlam ifade etmiyor. Ancak siz yeteneklerinizi ve bilgilerinizi ekibi yukarı taşımak için kullanırsanız bu sizin için de faydalı olmaya başlıyor. Yani ekip olabilmenin önemi, teknik tarafta da önünüze çıkıyor.
Bu bağlamda teknik taraftaki yüksek yoğunluk yüzünden de moraller düşüyor. Yapamadığınız anlar oluyor. Hatta çokça düşüyorsunuz da. Bu noktalarda ekibe tutunmak ve bireysel olarak asla pes etmemek, inat edip üzerine gitmek çok önemli. Eğer bu şekilde inatçı ve Ranger mindsetine uygun bir davranışta ısrarlı olunursa, öncelerde dağınık ve belki anlamsız olarak teknik içerik, sonradan zihinde oturuyor. Ama ısrarcı ve pes etmeyen bir yapı içinde olmak gerekli. Yoksa kaybolursunuz. Ve bir kez koparsanız toparlamanız çok zor olabilir. Çünkü kurs gerçekten çok yoğun. Asla bırakmayın, ekibinize tutunun, düşen varsa hemen kaldırın. Birlikte, hep beraber inadına yürüyün. Ekipçe başarabilirsiniz.
Tabi kurs boyunca “başarı”, “başarılı”, “iyi”, “doğru”, “yanlış”, “kötü” vs. gibi yığınla terimin ne kadar göreceli, bazı noktalarda manasız olduğunu görüyorsunuz. Yanlış bir eğitim sisteminde yetişmiş olan bizler için kalıplaşmış birçok tabuyu yıkmak yine bizim elimizde. Zihinlerimizi kısıtlayan ve bakış açılarımızı daraltan çok fazla inhibitör var. 10 hafta boyunca bunlardan kurtulmak için ne kadar çabalarsak o kadar iyi bir “analist” olabilme fırsatını yakalarız. Ve gerçekten “objektif” bir sorgucu bireye dönüşebiliriz. Neden bahsettiğimi kursa katıldıktan birkaç hafta sonra anlayacaksınız 🙂
Özellikle kursun teknik olmayan kısımları için kendinizi verin. Dinleyin, hissederek yaşamaya ve anlamaya çalışın. Mutlaka not tutun. Teknik olmayan konular çok iyi süzülmüş. Yılların tecrübesi, birikimi, analizi öyle güzel süzülmüş ve paketlenmiş ki bu kısımlar teknik kısma benzemez. Bireysel çabalarınızla da kısa sürede elde edemezsiniz. Bence bu kısımlar teknik kısımdan çok daha değerli.
Kurs boyunca en çok yapmanız gereken şey talep etmek ve soru sormak olmalı. Talep edin, soru sorun. Ret yiyebilirsiniz yine sorun, soruyu değiştirin ve yine sorun. En fazla küfür yiyip ret yersiniz. Bunu deneyimleyin :D. Burası bir simülasyon ortamı. Bakın başka bir yerde 10 hafta böyle bir ortamı yakalayamazsınız. Şu an örneği yok. Yapmadığınız şeyler yapın, şartlanmışlıklarınızı ve ön yargılarınızı yıkın. Bunları yaparsanız verimli olur. 10 haftalık bu süreci sıradan ve değişiklik yapmadan verimsiz şekilde geçirmek istemezsiniz. Zaten bunları yapınca değişimin ve bunları yapmanın ne işe yaradığının farkına varıyorsunuz süreç içinde. Dediğim gibi, bilmek yetmiyor. Deneyimlendiğinde anlaşılıyor.
Teknik taraftaki tecrübelerin, yaşanmışlıkların aktarılması çok değerli. Gerçek senaryolar, gerçek saldırı ve olaylar üzerinden tecrübe aktarımı da her kursta elde edebileceğiniz bir kazanım değil. Gerçek hayattaki sürtüşmeler, çatışmalar ve ilişki yönetimine örnek olacak çok sayıda anlatım oldu. Bunlar sektöre atılacak kursiyerler için çok değerli ve çok sayıda ders çıkarılabilecek örnekler. Bu örneklerle beraber teknik içerik zihinde daha iyi yer ediyor.
Bu kurs süresince kazandığım en güzel davranış soru sormak oldu. Evet basit gibi görünüyor ama 10 haftalık süreçte önemi anlaşılıyor. Yaşamak gerek. Bizler yanlı ve yanlış bir eğitim sisteminde soruların cevaplarla birlikte verildiği süreçlerden geçip yıllarca yontulmaya çalışan zihinlere sahibiz. Hep aşağıdaki 4 veya 5 seçenek, soruyla beraber hazır verildi ve hep sunulan bu hazır seçenekleri seçmemiz istendi.
Tabi Ranger sürecinde bu durum böyle olmadı. Bize seçenek falan verilmedi. Cevapları verilmedi. Sorular bile bazen belirsizdi. Ben gerçekten afallıyordum bu durumlarda. Çünkü hep alışmışız cevapların hazır sunulmasına. Bu durum gerçekten zorluyor. Tabi zorluk, beraberinde gelişim fırsatını da getiriyor. Tabi pes edilmezse.
Gerçek hayatta her sorunun cevabı yok, bu sürtünmelerle dolu hayatta sorular cevaplarla beraber gelmiyor. Hatta bazen yıllarca cevapsız kaldığımız da oluyor. Ve cevaplarını bulamadığımız yığınla soruları da taşıyoruz yük olarak. (Hele bir “overthinker” iseniz bu yük çok yoruyor.) İşte kurs süresince de özellikle cevaplanmayan sorular, çözümü verilmeyen problemler, bazen sorunun bile olmadığı ve soruyu bizim oluşturmamız istenen durumlar var. Beni bu belirsizlik çok yormuştu. Ama tam bir gerçek hayat simülasyonuydu. Ve artık kursun sonlarına doğru, yüzeysel şekilde “cevaba” odaklanıp geçmek yerine; sorgulamayı, soru sormayı, soruyu değiştirip tekrar sorma yeteneklerinizin geliştiğini ve bakış açınızın gerçekten değiştiğini fark ediyorsunuz. Saçma sapan şekilde, hayatın pratikliğinden ve gerçeklerinden uzak olarak doğru şıkkı bulmaya çalışıp test çözer gibi soruları atlamak yerine; soruyu sormak, soruyu değiştirmek, durumsal sorgulama yapmak, bağlamı gözetmek gibi eğilimler içine giriyorsunuz. Aslında hayat da tam olarak bu. Bu çalışmalar neticesinde alan hakimiyeti ve durumsal farkındalık seviyenizin arttığını özellikle kurs bitip tempo normale dönünce fark edebilirsiniz.
Tabi bu gelişimler yalnızca siz isterseniz, aksiyon alırsanız, emek harcarsanız olabiliyor. Zorlanmadan olmuyor, acı çekmeden bu değişimler olmuyor. Keşke dememek için çekebildiğiniz kadar acı çekin. Acının bu kadar faydalı olduğunu deneyimleyeceğiniz birkaç yerden biri olabilir Ranger süreci.
Her daim yorum yapın, soru sorun. Olayları deşin, içini açın, parçalara bölün sürekli sorgulayın. Bir neticeye varmanın şart olmadığını göreceksiniz. Bunu öğreniyorsunuz. Ama doğru soruları sorabilmek çok önemli ve şart.
Hayatınızı ve eski alışkanlıklarınızı 10 haftalığına duraklatın. Hiç sormadığınız kadar soru sormalısınız. Alışkanlıklarınızı ve bakış açınızı bir kenara bırakın, kurs bitince gerek duyarsınız alırsınız tekrardan. Ama bu 10 hafta boyunca her hafta bir önceki haftadan daha iyi bir SORGUCU olmaya çalışın. Hocalarınıza sorun, ekibinize sorun. Daha önemlisi, kendinize sorun. Farklı sorular sorun, aynı soruları farklı şekilde sorun, soruyu değiştirip sorun. Ama sürekli soru sorun. Soru sormanın siber güvenliğin de temeli olduğunu kursa gelince daha iyi anlıyorsunuz. Bu benim düşüncem ama; siber güvenlikten önce bu yetenekleri edinmemin daha önemli olduğunu düşünüyorum. İyi bir sorgucu ve analist olduktan sonra iyi bir “siber güvenlikçi” olmak mesele bile değil.
Tüm verilen görevleri hissederek, kendini vererek tamamlamaya çalışırsanız, anlamsız gibi görünen ve sizden istenen şeyleri küçümsemez ve ciddiye alırsanız hayatınızdaki sürtünmeler ve takıntılar yavaş yavaş ortadan kalkmaya başlıyor. “Görev adamı” olmaya başlıyorsunuz. Evet çok iyi bir sorgucu oluyorsunuz, iyi bir analist oluyorsunuz veya bu yolda ilerliyorsunuz ama bir görev geldiğinde sorgulamadan yerine getirin. Sorgulamayı ve kritik etmeyi görev sonrasına bırakın. Saçma ve anlamsız gibi görünen görevlerde bunu yapmak zor ama kendinizi kursa bırakın ve programa güvenin. Burada her görevin bir anlamı var ve hiçbir şey boşuna yapılmıyor. Kurs konseptine ve programına güvenebilirsiniz.
Bir diğer husus da baskı noktalarınız ve zayıflıklarınız. Bunları saklamaya gerek yok. Eğer bunları saklamazsanız size üstüne gitmeniz için fırsat tanınıyor. Zorlanarak da olsa bir şeyleri aşmanız için uğraş veriliyor. Bu yüzden saklamanıza gerek yok tabi gelişmek istiyorsanız.
Her şey istemekle, çabalamakla ve mücadeleyle çok ilgili. Kurs boyunca disiplinin motivasyondan büyük olduğunu görüyorsunuz. Kursun sonlarına doğru ve kurs bittiğinde ise disiplinin aslında özgürlük olduğunu, motivasyonun ise o kadar da büyük öneme sahip olan bir kavram olmadığını anlıyorsunuz. Bakın bunlar kitaplarda da yazıyor ama bilmek etkili değil. Deneyimlediğinizde öğreniyorsunuz. O yüzden 10 hafta boyunca disiplin şiarınız ve görev aşkınız olmalı. İstemelisiniz, çabalamalısınız ve mücadele etmelisiniz. Düşmek mesele değil. İnadına kalkmalısınız. Motivasyonunuz kalmadığında, ki çok olacak, artık disipline sarılacaksınız ve arkadaşınız için ilerleyecekseniz. Düştüğünüzde, düşenleri kaldırmak için ayağa kalkacaksınız. Ve sonra yine düştüğünüzde başkası da sizi kaldıracak. Yardım almaktan utanmayacaksınız. Egonuzu törpüleyip kendinizi bazen yerden yere vuracaksınız.
Verilen görevleri hissederek ve kendinizi vererek yapacaksınız işte 10 hafta bu şekilde disiplinli olursanız sizi temin ederim ki hayatınız 10 haftada değişecek. 10 haftanın değişim için o kadar da kısa bir süre olmadığını yaşayınca anlıyorsunuz.
Çabalarınız neticesinde, bileğinizle oluşturduğunuz mindseti ve zihin durumunu kurs sonrası da sürdürmek bence gerekli. Çünkü yoğun tempo sonrası boşluğa düşmek ve körelmek olası. Ben kurs bittiğinde 3-4 gün ciddi boşluğa düşmüştüm. Neyse ki bazı ekip arkadaşlarımla birlikle, hayatlarımıza eklediğimiz rutinler ve ritüelleri gerçekleştirerek o boşluktan çıktım.
Bu körelmeyi engellemek, mindseti sürdürmek için ekibiniz ve diğer mezunlarla iletişim halinde bulunma imkânı olan Cyber Struggle Topluluğu mevcut. Kurs bittikten sonra bu topluluğa dahil ediliyorsunuz.
Kurs bittikten sonra, süreç bitmiyor. Aslında daha yeni başlıyor. Şimdi bu zihin durumunu korumak, diğer insanlara yararlı olmak, limitleri aşmak, takıntıları ortadan kaldırmak ve daha da ileri gitmek gerekli. Ranger anlayışı bunu gerektirir. Kurs bittikten sonra da ekibinizle, topluluk üyeleriyle ilişkimiz bence mümkün olduğunca bu doğrultuda olmalı. Zorlu bir süreci ancak ekip olarak atlatabiliyorsunuz. Topluluğun gücüyle daha büyük zorlukları aşmak ve daha çok faydalı olup daha fazla değer katmak mümkün.
4 seneye yakın zaman geçmiş olsa da katılabilmiş olduğum için gerçekten çok şanslıyım. Kursa katılma imkânı sağladığı için de şu anki şirketime çok teşekkür ederim. Cyber Struggle Ranger 10 haftalık sürecini, o güzel ortamı çok ama çok özleyeceğim.
Emekleriniz, farklılığınız, dik duruşunuz ve kattığınız değer için minnettarız 🙂
Rasime Ekici
Cyberstruggle en kısa tabirle “bakış açısı ve davranış şekli değiştiren” bir süreçti benim için baştan sona.Buradaki kritik nokta sadece “bakış açısı” değiştirmekle kalmaması.Size içi boş bir özgüven ya da genel geçer sosyal trickler vermekten öte,sizi davranışınız ve düşüncenizde değişiklik yapmak zorunda bırakacak bir yol izletiyor.Eğer sürece “entegre” olursanız ve “sınırlarınızı keşfetme” konusunda kendinizi engellemezseniz eğitimden alacağınız fayda da artıyor.
Ekip olmanın,insiyatif almanın, insan yönetimi yapmanın en az teknik beceri kadar önemli olduğunu yaşayarak öğreniyorsunuz.Gözümüzde büyüttüğümüz o teknik konuların da “amaca hizmet edecek” bir şekilde verildiğinde özümsenerek öğrenildiğini tecrübe ettikten sonra, “yapamam korkusu” ve “mental bariyerleriniz” varsa önemli ölçüde kayboluyor. Sonrasında hiç bir fikriniz olmayan bir konuyu alırken başarısızlık endişesi duymaktan ziyade direk en optimal çözüme odaklanıyorsunuz.Eğitim boyunca gelen “öğreniyor muyum acaba” perilerine kulak asmayın,size söylenen şey doğru : “her şey oturuyor”,yeter ki çaba sarfetmekten vazgeçmeyin.
Ek olarak süreç içerisinde kendinizle alakalı çok şey öğreniyorsunuz,kriz anında nasıl davrandığınızı,baskı ve belirsizlikle nasıl başa çıkmaya çalıştığınızı, ekibinizle ve ekibiniz için hareket etmeyi ve kendi “ego”nuzla da savaşmayı öğreniyorsunuz.Bu da size kendinizde değişiklik yapabilme fırsatı sunuyor ve saha eğitimi bu noktalarda farkındalık kazandırıyor.”Pes etmemek” ne demek çok net öğretiyor mesela 🙂
Benim bu süreç sonrasında en net etki gördüğüm şey ise “sınır dediğimiz şeylerin öz-illüzyonumuz olduğuyla yüzleşmekti”,bizzat tecrübe ederek artık kendime herhangi bir konu hakkında ölçü biçmemem gerektiğini farkettim.Zaten “bahane” nedir size en güzel şekilde öğretiliyor artık arkasına saklanamıyorsunuz.Birşeyi yapmadığınızda sebebinin bahane olduğunu bildiğiniz için söylemekten utanır hale geliyorsunuz 🙂
Burası ayrılırken size kocaman bir “ekip” ve siz talep ettiğiniz müddetçe hep orada size yol göstereceğini hissettiren bir aile bırakıyor bence en güzel yanlarından biri de bu.Eğitimin bitiminde yaşadığınız “şimdi ne olacak” endişesini cyberstruggle komünitesinin varlığı ortadan kaldırıyor,bir şeyin bittiği yok her şey daha yeni başlıyor 🙂
Süreç boyunca gösterdikleri titizlik ve emek için Kubilay,Nihan,Alp,Emir,Kerem ve ismini sayamadığım herkese teşekkürler.
Sözlerimi bitirirken sevgili birliğim Shield’a da sevgilerimi iletiyorum,sizinle sürünmek bile çok güzeldi 🙂
Yakup Erdem Unal
Tamamen siber güvenlik bilgimi, tekniğimi geliştirmek için gitmeyi göze aldığım bir süreçti benim için. Sonrasında farkettim ki teknik kısmı işin farklı bir boyutuydu. Temelinde kurs komple hayatımda birşeyleri değiştirdi desem yeridir. Eğitmenlerinizin ilk başta birşey zırvalıyor diye baktığınız ama sonrasında eğitime kendinizi bıraktığınızda büyük bir aydınlanma ile bu dedikleri doğruymuş dediğiniz bir süreç yaşayacağınıza kefilim. Düşünmeyi, etiği, bakış açısını, işin özünde analist olmayı öğreneceksiniz. Hatta garantisini veririm bu analist olmayı öğrenmeyi teknik öğrenmekten daha çok seveceksiniz.
Eğitimi herkesin “Ha aynen şu süründüğünüz kurs demi?” diye andığını biliyorum. Bende öyle duyarak tanıştım CyberStruggle ile günün sonunda ağzımda bir kurbağa ile fotoğrafım oldu. Similasyona kendinizi bırakın. Bu cidden sizin için önemli çünkü sizi gelişiminize, ekip oyunculuğunuza destek olmak için yapılan şeyler bunlar. Hayatınızda hiç kendinizi göremeyeceğiniz pozisyonda bulup o stres anını yönetmeyi öğrendiğinizde diğer stres senaryoları biraz basit gelmeye başlıyor. Konfor alanımdan çıkmak için her hafta cuma sabahı İstanbula gidip her pazar gecesi şirkette kalıp veya otostop çekerek Ankaraya döndüğüm bir sürece kendimi hazırlamıştım zaten. Fakat eğitimin içinde bu süreci yaşarken o yolculuklarda verilen görevlere vakit ayırmak, kendi günlük hayatımı idame ettirmek, şirket işlerine vakit ayırmak, sosyalliğimin azalması.. bunlar gibi yığınla sorunla ve sürtünmeyle yüzleşmek çok kolay olmuyor tabi ki ama bunlar ile uğraşırken bir bakmışsınız ki zaman yönetimini, kriz yönetimini öğrenmişsiniz bile. Eğitimin genel işleyişi böyle bir şeyi “Ya ne alaka niye yapıyoruz bunları?” diye sorarak yapmaya başlayarak kendi değişimimi hissetmeye başladığımda büyük aydınlanmalar yaşıyordum.
Herkesin ana gelme nedeni olan teknik nedene de ayrıntılı değinmek isterim. Uluslararası kabul görmüş iki tane sertifikam vardı bu eğitime başladığım zaman.. Açık konuşmak gerekirse eğitim başında nasıl olsa sektördeyim çok da zorlanmam cümlesini kurarak başladığım eğitimde aşırı güzel tasklarla beni geliştiren zorlayan harika bir teknik eğitim aldım. 10 hafta gibi bir sürede siber güvenliğin bu kadar hapa sığdırılmış tarzında teknik ve kaliteli eğitimini bulmanız çok zor. Bu kadar sağlam teknik eğitim verilirken neden Türkiye sektörünün çoğu bunca yıl sadece sürünmek olarak anmış anlayabilmiş değilim. Malware analizinden, web pentestine kadar siber güvenliğin bütün konularına derinden değinen bir eğitimi bu fiyata bulmanız çok zor. Buradan çıktığınızda gönül rahatlığı ile şunu söyleyebilirim. Eğer bu eğitimi hakkı ile alır ve sertifikayı alırsanız sizin tekniğinizi kimse sorgulayamıyacak. Karşınızdaki insana “Sana ne lazım? Ne zamana lazım?” diyebilmenin gücünü ve özgüvenini hissettirecek kadar nitelikli bir eğitim.
Sürekli sizi izleyen, sürekli gözlerin sadece eğitiminiz ve daha iyi biri olmanız için üzerinizde olduğu bir eğitim ailesi! Aile dememin temel nedeni öyle basitçe biz bir aileyiz demek değil. Kubilay hoca ilk günden yüzüme bütün kusurlarımı vurduğunda sinirden köpürürken aslında eğitimini almak istediğim adama da kendimi bırakmak zorundaydım. Ekip olmayı da öğrenmeye başladığım ilk andır. Biri ile yaşamak, biri için düşünmek, birinin gözünden bakmak, birinin hissiyatını paylaşmak kısacası biri için yaşamak. Ekip olmak bu demekti. Onların sizin eğitiminiz için yaşadığı 10 haftayı sizde kendi ekibiniz için yaşayarak geçiriyorsunuz. Birini geride bırakmadan, herkesin gelişimi için büyük performanslar sergileniyor. Az uyuyorsunuz, çok yoruluyorsunuz ama temelinde teknik olarak gelişmenin yanında düşünmeyi öğreniyorsunuz. Öğrenmeyi öğrendikten sonra korkmanız gereken birşeyin olmadığını görüyorsunuz.
Konuşma ve eğitim içeriği öylece uzar gider. Fakat alacağınız değiş tam manası ile YAŞAYACAĞINIZ bir sertifikadan bahsediyorum. Bu sertifika sürecini yaşadığım için kendimi şanslı hissediyorum. O ortamı solumak, o stresi çekmek, krizleri yönetmeye ekiple çalışmak çok güzel bir hissiyattı. Bu hissiyatı bana yaşattıkları için CyberStruggle ailesine ve ekibime teşekkür ediyorum.
Serhan Bahar
Bugüne kadar birçok eğitim almama ve vermeme rağmen Cyber Struggle Ranger programı hiç karşılaşmadığım kadar farklıydı. Sektörle ilgili edindiğim bilgiler haricinde bu programın bana en büyük kazancı öğrenmeyi öğrenmek ve asla pes etmediğinde nelere ulaşabileceğimizi görmek oldu.
10 hafta kimilerine kısa kimilerine uzun gelebilir. Bu 10 haftayı siz nasıl deneyimlemek isterseniz öyle deneyimleyeceksiniz. Benim açımdan 5 yıllık bir self study çalışmaya eş değer bir süreç oldu.=
Son olarak Cyber Struggle ekibi ile ilgili birkaç şey söylemek isterim. Ailemden başka beni bu kadar önemseyen, gelişmem için bu kadar çaba sarf eden kimse olmamıştı. İyi ki tanıdım sizleri.
Bu program gelişmek isteyen, acı çekip her seferinde bir kademe daha ileri gitmek isteyenler için var. Eğer acıyla aranız iyi değilse daha basit eğitimlere bakmanızı öneririm. Zira ne kadar acı çekerseniz çekin her seferinde daha fazlası ile karşılaşacaksınız.
Merve Palamutcu
Oral Durali
Eğitime gelince anlatılan bazı konular acaba ben siber güvenlik kursuna mı geldim diye düşündürse de her yapılan ödevin her yapılan eğitimin ders sırasında anlatımına kadar detaylı düşünülmüş bir bütünün parçası olduğunu ilk başlarda anlayamasanız da kursun sonlarına doğru mutlaka anlayacaksınız. Kursun zorluklarına adapte olmaya çalışın gerçek hayatta bir çok probleminiz olsa da kursa odaklanmayı bırakmamalısınız. Bu konuda en yakın destekçiniz 10 hafta boyunca yanınızda olacak sizinle birlikte acı çekecek sevinecek ekip arkadaşlarınız ve hocalarınız olacaktır. Hayatta bulunduğunuz ortamlarda da anlaşamadığınız insanlar vardır ekip arkadaşlarınızda da anlaşamadığınız insanlar olacak ama buna rağmen ortak bir şeyi yapma, birlikte fikir yürütmek sizin ekip çalışmasına yatkınlığınızı ve ileriki hayatınız içinde bir rehber olacaktır.
Kursta sadece zihinsel limitleriniz değil fiziksel limitlerinizde sınanacaktır saha eğitimleri sırasında yaşayacağınız tecrübeler çok değerli size olan katkılarını zamanla göreceksiniz.
Kursu kendi açımdan değerlendirecek olursam kursta ödevler konusunda sürekli araştırma ve öğrenme süreçlerinin içinde boğuştum bir şeyin aha yapılmışı var değil nasıl yaparım, mantığı nedir gibi sorulara cevap aranmasından dolayı daha fazla şey öğrendim. Kamuda çalışan biri olarak neleri doğru neleri yanlış yaptığımızı sorgulamaya başladım. Bazı şeyleri kitaplardan çalışarak öğrenebilirsiniz ama tecrübeyi size kimse anlatmaz derslerde anlatılan tecrübeleri emin olun hiçbir yerde duyamazsınız. Birçok konferansa gitmiş biri olarak aynı hikayeyi anlatıp tecrübelerimizi aktardık diyen insanları hatırlayınca gerçekten bu işleri tecrübe etmiş birinden dinlemek arasındaki ince çizgiyi fark etmemek imkansız.
Son olarak imkanı olan herkesin bu kursa katılmasını öneririm. 10 hafta boyunca Ankaradan geldiğimde acaba bugün ne öğretecek diye heyacan içinde beklememe sebep olan Kubilay hocam başta olmak üzere Ece, Alp ve Robin’e de emekleri için çok teşekkür ediyorum.
Ahmed Halid Sen
Her insanın hayatında, hayatının gidişatını değiştiren, insanda derin farkındalık yaratan bazı noktalar vardır. Kimisi bir kitap okur, kimisi bir olay yaşar.. Bu programda benim için hayatımdaki bu noktalardan biri oldu.
Siz burada sadece teknik eğitim almayacaksınız. Bu program bundan çok daha ötesi. Hayatınızda karşılaştığınız her sorunda burada öğrendiğiniz bir bilgi, bir beceri sizin sorunu çözmenizde kritik rol oynayacak. Konfor alanından çıktıkça mutlu olmayı, doğru amacın mutluluk, para, title olmadığını; doğru amacı edinmenin ne kadar önemli olduğunu ve sizi nerelere taşıyabileceğini deneyimleyeceksiniz.
Ben bu 10 hafta boyunca hayatımda yaşadığım belki de en yoğun dönemi yaşadım. Keşke bitmeseydi dediğim harika bir ekiple 10 haftayı tamamladım. Piyasadaki diğer eğitimlerle kıyaslayacak olursam 5-10 gün süren ve tonla para alan eğitimlere karşı 10 hafta süren ve sadece temas zamanında değil sizi temas dışında da çalıştıran, sadece teknik becerilerinize değil soft skill’lerinizide geliştirmeye odaklanan, sınırlarınızı sonuna kadar zorlayan bir eğitim. Eğer konfor alanından çıkmayı, acı çekmeyi sevmeyen birisiyseniz bu eğitim size göre değil. Eğitimde takım olmaya önem vermelisiniz. Asla arkada adam bırakılmaz. Çünkü bir ekibin başarısı, ekip olabilmeyle doğrudan bağlantılı. Klasik bir eğitimde size bazı hazır tool’ların nasıl kullanılacağı öğretilir. Cyber Struggle’da ise tool’ların çalışma mantığı, siber güvenlik felsefesi öğretilir. Öğrenmeyi öğrenirsiniz. Siber güvenlik offense/defense diye ayrılmaz. Psikolojik harekat, kriminoloji.. Siber güvenlik farklı disiplinlerin oluşturduğu bir bütündür. Tamamen bu bakış açısıyla oluşturulmuş bir eğitim. Bunlar ve daha saymadığım birçok yönden sıra dışı bir eğitim.
Ogulcan Eren
Cyber Struggle kelimesi hayatıma girdiği andan itibaren hayatım değişti. Kurs başladıktan sonra falan değil, ta ilk duyduğum andan itibaren. Burada sadece mücadele etmeyi değil yaşamayı da öğrendim. Kendimi tanımadığımı, etrafıma baktığımı fakat görmediğimi, dinlemediğimi, ne söylediğime dikkat etmediğimi burada anladım. Fakat unutmamak lazım ki burası sihirli bir yer değil. Siz gelişmek istedikçe sınırlarınızın olmadığı bir yer. Bugüne kadar “Bunları öğrenip de n’olucaz” diye hayıflandığımız, sürekli suçu eğitim sistemine attığımız alışkanlıklarımızın tepetaklak olduğu bir yer. Kendini tekrardan tanımanın, keşfetmenin, ötesine geçmenin ne olduğunu fark ettiğin yer. Ama yinelemek lazım ki burada her şey sana bağlı. Sen istersen farkına varır, sen istersen değişir, sen istersen gelişirsin. Burası zorlukların bitmediği yer, mücadelenin hiç bitmediği, hayatın her alanında mücadele etmeyi fark edeceğin yer. Bir an olsun bile pişmanlık duymadım. Hayatımda yaşadığım en güzel, en zorlu, en keyifli, en yorucu, en heyecanlı ve en verimli 10 haftasını burada geçirdim.
Zorluklar gözünü korkutuyorsa önce kendine sor zor nedir diye.
Hacer Ezberci
Hangi detayı nasıl daha iyi anlatabilirim diye düşünmekten yazmaya başlayamıyorum. Çünkü bu eğitim, tam olarak öyle bir eğitim. Dışarıda belirli platformlarda çok yüksek fiyatlara ulaşılabilen bazı eğitim konuları, Cyber Struggle’da bir günün detayı. Her şeyi not almaya çalışsanız bile verilen içeriğin tamamını not alabilmek, kaydını tutabilmek imkansız gibi bir şey. Çünkü aslında aldığımız tüm eğitimleri anlamlandıran şey deneyimlerimiz. Takım olmaya çalışırken, bulunduğun ortama ve duruma adapte olmaya, alan hakimiyetini sağlamaya, her uyarıcıya karşı tetikte olmaya ve mentorlerin ağzından çıkan her sözü yakalamaya çalışırken; deneyiminiz de oldukça özel bir hale geliyor. Tüm eğitimi bu şekilde özetleyebilirim.
Farklı açılardan ele almam gerekirse, teknik kısım hakkında diyebileceğim pek bir şey yok. Yeterliliğini sorgulamak imkansız. Hatta içerik o kadar dolu ki; eğitimi değil, kendimi çok yetersiz hissettim. Çalışmadığım her an her dakika vicdan azabı çektim. Konular akıp gidiyordu ve yakalamak zorundaydım. Verilen her bir bilgi, başta Kubilay hocamız olmak üzere tüm hocalarımızın tecrübe süzgecinden geçerek anlatılan bilgilerdi ve en önemlisi buydu. Bilgiyi bulmak kolay, bunu da bu eğitimde çok kez deneyimledik. Ancak tecrübeye ve rehberliğe ulaşmak hiç de kolay değil. Bu yüzden eğitim boyunca bunun peşinde koştum. Hocalarımıza anlamlı veya anlamsız olduğu farketmeksizin sorular sordum. Bazı konularda takıma anlatan insan oldum, bazı konularda takım arkadaşlarımın peşinde koştum. Not almak için teknik konuları beklemedim, hatta muhtemelen teknik olmayan kısımları daha çok not aldım. İyi ki de öyle yapmışım. Çünkü zaten eğitimin psikolojik tarafını hallettikten sonra, teknik kısımda neyi nasıl yapabileceğimi çok iyi anladım. Verilen rutin taskler önemli bir yol haritasıydı. Amacını kafamda oturtana ve kendi içimde pekiştirene kadar çok sorgulasam da, yapmak çok zor gelse de, son haftalarda tam olarak eğitimin akışına kapılmış ve memnun bir haldeydim. Verilen her bir taskin, söylenen her bir cümlenin bir anlamı vardı çünkü. En sonunda anladım.
Psikolojik taraftan bahsetmişken; benim en zorlandığım kısım olduğunu söyleyerek başlayabilirim sanırım. Çok ağladım, çok öfkelendim. Bazen çok mutlu oldum. Kendimi çok sorguladım. Kubilay hocama çok kez “Ben doğru yolda mıyım? Doğru mu yapıyorum?” diye sormak istedim. Onaylanmaya ve not sistemine o kadar alışmışız ki. Bununla çok kez yüzleştim. İnsanın tüm eksik yanlarıyla yüzleşmesi çok zor. Bir o kadar da sizi büyüten, geliştiren bir durum. Değişmekten kaçamazsınız, değişime biraz da olsa açıksanız. Değişime ne kadar direnirsen o kadar acı çekiyorsun. Su gibi olmak ve üzerinde hiçbir kiri tutmamak, akıp gitmek en güzeli. Deneyimler tamamen kişiye özeldir, herkes bana katılmayabilir, herkes için tecrübeleri eminim çok farklıdır, herkes başka anlatır ama benim hissettiklerim bunlardı. Ben “Güçlendim!” diyerek çıktım. “Değiştim!” diyerek çıktım. Bu da yanıma kâr kalan en güzel ödüllerden biri oldu.
Eğitim boyunca beni en uyanık ve heyecanlı tutan konu “belirsizlik” ilkesiydi. Sorular sorup cevap alamadıkça zihindeki ufak soru işaretleri dev soru işaretlerine dönüşüyor. Sordukça ve daha çok soru soruyorduk ve zaten asıl amaç buydu. Soru sormayı öğrenmek. Çünkü öğrenmenin, gelişmenin esası da aslında buydu. Soru sormak. Küçük bir çocuk heyecanıyla ve merakıyla sorular sormak. Küçük bir çocuk kadar öğrenmekte ısrarcı olmak. Küçük bir çocuk gibi inatçı ve hedefine ulaşana kadar istekli olmak. Mesele tam olarak buydu ve bunu anlamak, cevapsız sorularla barışmak çok güzeldi.
Tüm bu süreçte pişman olduğum hiçbir şey yok diyebilirim. Pişman olursam gelişimime ve verilen tüm bu emeklere saygısızlık yapmış olurum. Pişman olamam çünkü yanlış yaptığım her konudan çokça ders çıkardım. Yanlış diye de bir şey yok zaten, kimse size yaptığınızın yanlış olduğunu söylemiyor. Öyle bir eğitim ki, zihninizde tüm aydınlanmaları kendi kendinize yaşıyorsunuz. Yanlışa ve doğruya her iki durumla da yüzleşerek kendiniz karar veriyorsunuz. Eğitimin sonunda, en başındaki kendinize bakıp gülüyorsunuz hatta bazen sinir oluyorsunuz. “Ne kadar saçma düşünüyormuşum!” diyorsunuz. Kendi çelişkilerinizin farkına varıyorsunuz. Bu yüzden eğitime katılacak olan arkadaşlara da çokça yanlış yapmalarını, oldukları gibi olmalarını ve kendilerini programın akışına bırakmalarını tavsiye edebilirim. Çünkü beni en çok geliştiren şey bu oldu. Kimi zaman takımı bıktıran insan oldum, kimi zaman güldüren. Sadece içimden ne geliyorsa onu yaptım ve duygularımı sonuna kadar yaşadım. Otokontrolü devre dışı bıraktım ve algılarımı açtım. Hiçbir zaman “Ben biliyorum.” demedim. Aksine hep bilmiyor olmaktan ve yetersizlikten şikayet ettim. Bilmemenin ağırlığını hissettim. Bilip de anlatmayan insanlarla kavga ettim. Bunu yapmasaydım, değişemezdim. Daha iyi olabilir miydi, tabi ki olabilirdi. Yapabildiğimi yaptım, yapamadıklarımın vicdan azabını çektim. Hala da çekiyorum ve eğitimde edindiğim alışkanlıklarımı devam ettirmeye çalışıyorum. Ama anlatımımdan anlaşıldığı üzere hep ben yaptım veya yapmadım. Siz gelişmek isterseniz gelişirsiniz. Değişmek isterseniz değişirsiniz. Hiçbir şey öğrenmeyerek de çıkabilirdim, daha çok şey öğrenerek de çıkabilirdim. Özgürdüm. Her şey belliydi ama hiçbir şey belli değildi. Köşeler vardı ama kenarlar yoktu. Sınırları öğrenmek istiyorsak soruyorduk. Sormadan hiçbir şeyin cevabını öğrenemiyorduk. “Discipline Equals Freedom” mottosunun bu eğitime gerçekten çok uygun olduğunu ben de sonuna kadar deneyimledim diyebilirim. Bu düşünce biçimini, hayatım boyunca işime yarayacağını düşündüğüm için davranış biçimi olarak kendi yaşantıma da dahil ettim. Eminim çok faydasını göreceğim.
Eğitimde emeği geçen insanların haklarını ödeyebilir miyiz bilmiyorum. En az bizim kadar, bazen bizden daha çok yoruldular. Bizi bizden daha çok düşündüler. Her hareketimizi, davranışımızı gözlemlediler. Bizi çok iyi tanıyorlardı ve neye ihtiyacımız olduğunu çok iyi biliyorlardı. Kendimizin en iyi versiyonuna ulaşabilmemiz için bizi destekliyorlardı. Verdikleri tüm emekler için sonsuz kez teşekkür ederim. Benim için çok önemli bir rehber, örnek oldular. Hiçbirini asla unutmayacağım ve hepsini her zaman anacağım, yolumda onlardan öğrendiklerimle devam edeceğim. Ne olursa olsun Ranger ruhunu taşıyıp, ona uygun hareket etmeye çalışacağım. Ranger ruhunu insanlara gösterip, örnek almalarını sağlayacağım. Çünkü her zaman, “Rangers Lead the Way.”
Son olarak, iyi ki varsınız.
Kamil Eren Demir
Cyber Struggle Ranger eğitimi anlatmakla anlaşılabilecek bir eğitim değil.Bu şekilde bir giriş yapmak istedim biraz düşündükten sonra. Sağlık alanında eğitim aldım ama bu alanda kendimi geliştirmek istiyorum dedikten bir süre sonra Cyber Struggle ismine ulaştım. Ranger döneminin açılması ve benim eğitimi almam, herşeyin ince bir çizgide gitmesi en büyük şansım ve hayatımdaki en büyük kırılma anı oldu diye düşünüyorum. Buradaki eğitim kesinlikle şimdiye kadar aldığımız eğitimden çok farklı ve çok uzak bir eğitim sistemi. Başlarda nasıl yani bu şekilde mi devam edicez sürekli gibi sorular akla geliyorken bunları düşünmeyi bırakıp akışta kaldığınızda daha önce hiç duymadığınız bir konuyu yada terimi öğrenmiş ve raporunu yazıyorken buluyorsunuz kendinizi. Burasının kattığı en büyük fayda ve benim için kırılma noktası olan en büyük konu da buydu. Herhangi bir konuda bilginizin olması yada olmaması önemli değil.Hangi bilgiye ne zaman ihtiyacınız olacak,ihtiyacınız olduğunda o bilgiyi nasıl temin ediceksiniz bunu öğreniyorsunuz. Başta Kubilay Hoca ve Emir Hoca olmak üzere tüm çalışanlar sizin için en iyisi ne ise onun için emek vericekler bundan emin olabilirsiniz. Ve kursiyerlerden daha fazla efor sarfedicekler. Böyle bir eğitim böyle bir 10 hafta hayatımda olduğu için çok mutluyum. Bu 10 hafta boyunca baskı ve stres durumlarında karar vermenizi gerektiren, uzun soluklu işlerde planlamaların ne kadar önemli olduğunu anlayacağınız, insan psikolojisinin ve ince dokunuşların ne kadar büyük değişikliklere sebep olabileceğini tecrübe ediceğiniz bir çok şey yaşayabilirsiniz. Yaşabilirsiniz diyorum çünkü eğitimin en güzel yanlarından birisi de nasıl ki bir zafiyet taramasında risk konağa göre değişir. Burada da eğitim kursiyerler analiz edilerek en iyi gelişim sağlanıcak yollar üzerinde durularak ilerleniyor. Bir dönemin yaşadıkları bir önceki veya bir sonraki dönemden çok farklı olabiliyor. Sırf bu sebepten bile bir kez daha olsun saatlerce uykusuz yolculuklar yaparak bir kez daha koşarak gelirim. Cyber Struggle Ranger eğitimini kesinlikle tavsiye ederim. Eğitim süresince eğer sistemle çatışmaz ve akışı takip ederseniz eğitimin sonunda kesinlikle başladığınız yerden çok daha farklı bakış açılarına sahip olduğunuz, çok daha özgüvenli ve bir konuyla karşılaştığında ne yapıcağını şaşıran birisi yerine ne yapılması gerektiğini analiz edip gerektiğinde insiyatif ve aksiyon alabilen birisi oluyorsunuz. Verilen görevlerin tamamının bir amaca hizmet ettiği, aynı zamanda hocaların yaptığı her davranışın birden fazla etkisi olduğu bir eğitimden bahsediyoruz. Cyber Hunt takım arkadaşlarımı ve Cyber Struggle bünyesindeki herkesi tanıdığım için çok mutluyum. Şimdi ve sonrasında bu ailenin bir parçası olduğum için gurur duyuyorum. En kolay gün dündü. Hergün daha zor ama daha güçlü,daha iyiye.
Talha Demirtas
Ranger hayatımda hiç unutamayacağım bir deneyim. Kariyerimin başında bu eğitime katılabildiğim için kendimi fazlasıyla şanslı hissediyorum. Ertelemeden katınılması gereken bir eğitim.
Eğitimin benim için 3 aşamadan oluştuğunu söyleyebilirim. İlk haftalarda daha neyin ne olduğunu anlamadım bu durum çok uzun sürmedi zaten. Sonrasında bir direnç göstermeye başladım. Eğitim sistemine karşı bir isyan gibi. 🙂 Bir şeyler zor gelmeye başladığında, 14-16 yıllık eğitim hayatınız boyunca alıştığınız davranışların ve sistemin burada olmadığını gördüğünüzde buradaki eğitime karşı direnç göstermeye ve çamur atmaya başlıyorsunuz. Son aşama ise keşke daha öncesinden bu kadar direnç göstermeseydim de elimdeki fırsatı daha iyi değerlendirebilseydim diyorsunuz. Verilen görevlerin uygulanan adımların sizin için en iyisi olduğunu anlayacaksınız. Eğitim sonunda verilen ödevlere baktığınızda öğrendiklerinize siz de şaşıracaksınız. Hatta kendi başıma geldiği için rahatlıkla söyleyebilirim ki daha öncesinde adını bile duymadığınız bir konuyu burada öğrenip kendinizi tahtada bu konuyu anlatırken bulursanız şaşırmayın.
Eğitim sistemine söverken bir yandan da “aslında öğreniyorum” demeye başladığınız an ranger eğitimi başladı demektir. Çünkü o an kafamızda çizdiğimiz sınırlar tamamen yok oluyor. Bilmiyorum, yapamam kelimeleri kafanızdan çıkıyor onun yerini bir yolu vardır elbet demeye başlıyorsunuz ve asıl öğrenme zamanı sizin için başlıyor.
Kagan Poyraz
Günümüzdeki eğitim anlayışının dışında oldukça değişik konseptli bir eğitim. Özellikle cevapsız sorularla baş etmek en zor kısımı olabilir. Başlarda 10 haftanın çok kısa olduğunu düşünüyordum ama zaman geçtikçe ranger eğitiminin bu sürede çok fazla şey kattığını hatta bazen overdose olduğunu bile söyleyebilirim 🙂
Başlangıçta siber güvenliğe oldukça yabancı biri olarak gelen ben, büyük bir karanlığın içinde kaybolacağımı düşünürken yaklaşık 5.haftada nerden nereye geldiğimi şaşırdım ve ilerleyişimi bakış açımın değişimini fark ederek gittikçe bu değişik eğitim konseptini kabullenmeye başladım.
Ve en önemlisi de bir siber güvenlik eğitimi almaya geldiğim bu kursta ekip olmak ve tasarlanan bu süreçte birçok fiziksel, psikolojik baskıya rağmen devam etme gibi yetenekleri siber güvenliğin yanında kazanmış oldum. Eğitim öyle bir tasarlanmışki en az yoğun olduğunuz anda bile nefes almaya vaktiniz olamayabiliyor.
Gerçekten bu atmosfere kapıldığınızda eğitimin size hayatınız boyunca etki edebilecek bir katkısı olabilir.
Emre Payas
Kurs kapısından içeri girer girmez sanki kendi evime adım atıyormuşum gibi hissederek başladı CyberStruggle’daki eğitim sürecim. 10 hafta boyunca sürekli sorumluluk bilinciyle sınırlarımı zorlayarak başka bir kişi olarak çıktım. Düşünün ki sizin herhangi bir şekilde mızmızlanmanız, Kubilay hocanın tabiriyle vesvese yapmanız takıma ve kendinize zarar veriyor. Sabretmeyi ne olursa olsun devam etmeyi adeta bayılana kadar devam etmeyi bu kadar seveceğimi düşünmezdim. Dayandığınız her an daha fazlası oluyorsunuz. Burada aldığım şey kesinlikle bir siber güvenlik eğitimden çok daha fazlası. Siber güvenlik sadece bir başlık burada öğretilen şey bir doktrin.
Kurs öncesinde itiraf etmesi zor da olsa sorunları görmek istemeyen veya üzerine örterek hayatıma devam etmeyi tercih eden bir kişiydim fakat halının altına süpürülen sorunların bir şekilde dağ olup karşıma çıktığına da çok kez şahit oldum. Kurstan sonra kendime olan inancım öyle bir şekilde arttı ki bana sadece sorunu ver ve geri çekil ben bu problemi öyle ya da böyle bir şekilde çözerim diyecek kıvama getirdi beni. Hayat boyunca insanlar yardım istemekten çekindim veya zor geldi fakat burada benden yardım istesinler de hemen yardımcı olayım bilinciyle ilerlenmesi gerektiğini görmek ve öğrenmek güven ve mutluluk vericiydi. Sorun herhangi bir şekilde ortaya çıkabilir iş, eş arkadaş, para vb. bunlarla mücadele etme şeklim ve bakış açım değişti.
Kurs süresi boyunca net bir şekilde gördüğüm bir sonraki hafta bir öncekinden daha zor şeklinde ilerlemesiydi. Süreç boyunca tıpkı askerdeki gibi herhangi bir şekilde herhangi bir şeyi sorgulamadan ilerledim. Bize neden bunu yaptırıyorlar ya da ne gereği var ben neden bunları öğreniyorum gibi sorularım olmadı. Sadece önüme gelen ve varsa ne yapmam gerekiyorsa onu yaptım. Özetle kendimi akışa bıraktım bunun da çok faydasını gördüm.
Ekip olarak ilerlemek benim için bazen bana bir kaldıraç bazen de arkadaşıma destek olmak oldu. Bir sorun ya problemle karşılaşıldığında kısıtların sert ise (süre, kaynak) ekip olarak çözmenin ne kadar önemli olduğunu ve takımdaki her bir bireyin ne kadar önemli olduğunu gördüm. Kimden ne öğreneceğini bilemezsini de dibine kadar yaşadım.
Kursa gelecek ya da başlamak isteyen arkadaşlara öncelikle tüm kibir, ego, hırslarının dışarıda bırakıp gelmelerini tavsiye ederim çünkü bunların hiçbir faydasını görmeyip daha çok zararını göreceklerdir. Kendisinin ekibin önemli bir parçası olduğunu ve herkesin en az kendisi kadar önemli olduğunu bilinciyle ilerlenmeli. Öğrendiği her bilgiyi paylaşmalı ve destek isteyene sorgusuz sualsiz hemen yardımcı olmalı. Bu anlayışla ilerleyen arkadaşların daha başarılı olacağını düşünüyorum.
Peki ben bu kurstan ne alacağım? diyen arkadaşlarıma altını çizerek belirtmeliyim ki arkada kimseyi bırakmamayı ve öğrenmeyi öğreneceksin. Öncelikle bu sektörden biri olmamama rağmen 3 ay içerisinde nasıl bu kadar bilgi edindiğimi düşününce, doğru soru sorarak araştırma yapmayı ve öğrenmeyi öğrendiğimi görüyorum. Yaşının kaç olduğunun bundan önce ne kadar sektör tecrübenin olduğunun ya da neler bildiğinin bir önemi yok. Bu eğitimden faydalanmak isteyen kişinin kendisine sorması gereken sorunun şu olduğunu düşünüyorum sen ne kadar öğrenmek istiyorsun, çünkü burada limit sensin.
Tüm süreç boyunca yanımızda bana destek olan öncelikle Cyber Hunt takım arkadaşlarıma gelişmemizi ve ilerlememizi sağlayan Kubilay Hoca, Emir Hoca,Kerem Hoca, Nihan Hoca ve sahada bize destek olan herkese çok teşekkür ederim. Bu eğitim bir parçası olmak ve katılma fırsatı yakalamak böylesine inanılmaz bir süreci geçirmek gerçekten mutluluk vericiydi.
Omer Faruk Terzi
Bitti dediğinizde başlayan bir şey aslında. Siz benim sınırım bu bundan fazlasını yapamam dersiniz ama aslında sınırlarınızın kapısını daha yeni açmaya başlamışsınızdır. Sınırınızı sizden başka kimse belirleyemez.
Kurumsal bir eğitim sayesinde tanıştım Kubilay hocayla. Kendi kendime dedimki ah bu hocayla keşke 16-17 yaşlarımda tanışsaydım şu anda çok daha farklı şeyler yapıyor olurdum dedim. Karşısındaki kişiyi olduğu gibi kabul eden ve konuştuğu insanın ufkunu açan bir yapısı var.
Bunlar bir yana hocam ben sizin kursa gelmek istiyorum dediğimdede kendi reklamını yapmak yerine kursun zorluğundan ve gerçekten yapabileceğine eminsen gel diyebilecek kadarda erdemli.
Buranın tercih sebebi sadece 10 haftalık bir eğitim değil. Eğitimi tamamlayabilenler için süresiz iletişim ağı. Sürekli iletişimde olabileceğiniz soru sorabileceğiniz insanlardan oluşan ve sizinle aynı zorlukları yaşamış aynı aşamalardan geçmiş sizi en iyi derecede anlayabilecek insanlardan oluşan süresiz bir iletişim ağı. Geniş çerçeveden baktığınızda mantıklı kullanıldığı taktirde süresiz bir eğitim ortamı ve eğitimin yanında siber güvenlik alanında bilgi sahibi olan insanların tecrübelerinin paylaşımı. Bittimi.. bitmedi. Sertifika almaya hak kazandığınızdada size açılan bir arge ekibi üyesi olma fırsatı.
Gelelim 10 haftalık eğitim sürecinden kesitlere. Başlangıcında ne oldu ya başladıkmı diyeceğiniz, ben nasıl olsa bu konuyu biliyorum deyipte biraz boşlarsanız farkında olmadan geride kalacağınız, ekip olmayı. ekip olarak yaşamayı öğreneceğiniz ve konuşulan her bir cümlesi bile planlanmış hiçte sıradan olmayan bir eğitim modeli ile karşılaşacaksınız. Eğitim modeli varolan ve bu yaşımıza kadar almış olduğumuz eğitim sisteminin zayıflığını hissettirecek size. Az uyku, bol azim ve en önemliside ekip olarak çalışmalarınız başlayacak (24 saatin aslında ne kadarda fazla olduğunu öğreneceksiniz.). Ekip olabilmenin önemini idrak edeceksiniz. Sizin kendinizi geliştirmenizde etken olan ekip olacak ve yeri gelecek siz ekibinizin gelişmesi için etken olacaksınız. Ekip olmanın sadece derslerden ibaret olmadığını, ekip içinden bir kişinin yaşadığı bireysel sıkıntının bile ekibe yansıyabildiğini, ekip olarak psikolojik olarakta birbirinize destek olmayı öğreneceksiniz.
Farkı yaşayınca anlayacaksınız demek istiyorum ama spoiler vermeyeyim ama önemli bir uyarı olsun sadece10 haftalık eğitim sürecinde maruz kalacağınız eğitim sürecine direnmeyin sakın. Anlatılmaz yaşanır denen bir şeyi anlatmaya çalışıyorum umarım kafanızı karştırmamışımdır.
Sırada alacağınız SAT eğitimi var. Sat komandoları tarafından verilen eğitim. Çok enteresan tecrübeleriz olacak .. Yoğun fiziksel bir eğitim olarak görünsede temelinde tamamen sizi mental olarak geliştiren ve kurs ekibinin sizi her saniye incelediği ve tepkilerinizi ölcerek zayıf yanlarınızı güçlendirecek dokunuşlar yapmasını sağlayan ve kesinlikle o ortamda bulunmanız gereken bir eğitim. Siz kursu dışarda anlattığınız zaman alacağınız tepki SAT eğitiminin ne alakası var bilgisayarla, siber güvenlikle olabilir. Sizinle makara bile yapabilirler. Hatta daha ileri gidip ben olsam gitmezdim diyenler bile çıkabilir. Başlarda bu durum belki sizi rahatsız edebilir nihayetinde sizin değer verdiğiniz ve isteyerek kendi konfor alanınızdan feragat ederek katıldığınız bir eğitim. Sizinle bu şekilde konuşan kişiler siz ilk sat eğitiminizi aldıktan sonra ve kursta geçirdiğiniz bir kaç haftadan sonra sizde başlayan değişimleri fark edecekler. Fark ettikleri değişimle bu kişilerin gözlerinde oluşan pişmanlığı ve acaba bizdemi katılsak düşüncesinin oluştuğunu sezeceksiniz.
Özetlemeye çalışırsak her saniyesinden ayrı ayrı keyif aldığım ve keşke bitmese dediğim, tanımakla gurur duyduğum birliğimde bulunan bilmediğim bir konuda bana destek olan sıkıldığımda problemimi soran sırf seviyorum diye her hafta sonu aynı poğaçadan alan (yaşadıklarımı saymakla bitmez) arkadaşlarımın olduğu, ben bunu yapamam demeyi unuttuğum, gündelik yaşamda bile herkesin dilinden düşürmediği Pazartesi sendromunun yada akşam olsada eve gitsek gibi bahaneler üreten 8/5 kafasının köküne kibrit suyu döktüren pahabiçilmez bir 10 hafta oldu.
Son olarak “Kimseyi geride bırakmayın ve ASLA PES ETMEYİN…”
Saygılar.
Sumeyye Kolemen
Cyberstruggle’ ı ilk duyduğumda etkilenmedim diyemem ama kendim için imkansız gibi görüyordum “olmaz sümeyye yapamazsın, sana uygun değil hem zaten seni mi seçecekler eğitime” gibi saçma sapan soru işaretlerim vardı ama şanslıydım ki Cyberstruggle’ ı tecrübe etmiş bir arkadaşım gel bunları Kubilay hoca ya sor dedi.
Kendisi ile bir etkinlik vasıtası ile tanıştım bana diğer eğitim kurumları gibi eğitimi övmedi başıma gelebileceklerden, yaşayabileceğim zorluklardan bahsetti. Benim engel olarak gördüğüm noktaları o umursamıyordu. Şimdi daha da kafam karışmıştı eskiden olmaz deyip kestirip atıyordum şimdi öylede düşünemiyordum. Bir yandan istiyorum bir yandan başka bahaneler bulmaya çalışıyor gibiydim işte ben daha siber güvenlik alanında yeniyim, teknik bilgim yok, biraz birşeyler öğreneyim sonra giderim önümüz ,de yaz dönemi var güneşi sevmem gibi vs vs (Cyberstruggle’ın en büyük etkisi eğitimde ve daha sonrasında böyle bahaneler bulamıyorsunuz ilk günden itibaren bahanenin ne olduğunu hepimiz öğrendik:) ).
Daha sonra kendimle olan bu şavaşa son verip 5. döneme başvurdum.
Eğitimin ilk haftasında birbirimiz tanımaya çalışıyorduk birlik olmamız gerekiyordu bunun farkındaydık ama sanki birşeyler eksikti işte bunu dolduracak erken sürpriz ilk saha eğitimiz gelmişti inanılmaz heyecanlıydım çünkü en çok tedirgin olduğum kısım buydu ve erken yakalanmıştık 1 gün boyunca daha 2 gün birbirimizi gördüğümüz kişiler ile birlikte yorulduk, birbirimize destek olduk, ortak hareket ettik, aynı acıyı, zorluğu, korkuyu yaşadık diğer gün o ilk gün ki mesafeden birşey kalmamıştı önemli olanda buydu niye saha eğitimi var sorusunun cevaplarından bir tanesi de bu aslında.
Eğitim boyunca birbirimize destek olmaya çalıştık birlik olarak problem yaşamadık eğlenceli bir ekiptik cehennem haftasında da biraradaydık saha egitiminde eğitimine de hepimiz hazırdık hiç kimsede küçükte olsa bir tedirginlik yoktu ben biliyordum düştüğüm zaman beni kaldıracak 10 kişi vardı tek yapmam gereken asla pes etmemekti.
10 Hafta boyunca zihinsel olarak aslında buna hazırlanıyorsunuz eğitim teknik bilginin yanında psikolojik ve mental açıdan sizin kendinize olan güveninizi arttırmayı, zorluklara dayanmayı, hızlı hareket etmeyi, anlık oluşan durumlar karsında tepki verebilmeyi hedefliyor bunları yaparken aynı zamanda yanındakine de destek olabilmeyi öğretiyor cyberstruggle diğer eğitim kurumlarından farklı kılanda aslında bu.
Cyberstruggle hakkında soylenecek çok şey var ama onun yerine gelip tecrübe edilmesini tavsiye ederim burası yakından baktığınızda içine girmeyi gerçekten isteyeceğiniz mükemmel bir aile. Dışarıdan bakanların eleştirebileceği, anlayamadığı bir yapısı var ama içeride olunca hersey zamanla oturuyor.
Ben bu tecrübeyi yaşadığım için çok mutluyum ve kendimi çok şanslı hissediyorum artık hiçbirşey eskisi gibi değil bu aşamada yanımda olan tüm Cyberstruggle aileme ve birliğime çok teşekkür ediyorum gelecek arkadaşlara da şimdiden kolay gelsin diyorum.
Esra Kocaoglu
10 hafta sonunda bitmesine üzüldüğüm ve hayatımda bu kadar etkili rol oynayan şeyin bir eğitim olduğuna inanamıyorum. Evet bu süreci bir kurs, bir eğitim olarak değil de, yaşam biçiminizde siz farketmeden sağlam değişiklikler yaratan bir süreç olarak bakmanız daha doğru olur diye düşünüyorum.
Bir yandan çalışırken diğer yandan kurs sürecini ne kadar sağlıklı tamamlayabilirim konusunda büyük tereddütlerim vardı.Hem de bilgi konusunda çok çok zayıf iken. Ama tamamlanıyormuş. Zor oluyor tabi ki ama her zorlandığınızda ve devam ettiğinizde (devam etmek zorunda hissediyorsunuz), kendinizi bir tık daha güçlü buluyorsunuz. Başvuru sürecimde bu eğitim ile alakalı bulduğum her şeyi okudum, birkaç mezun ile konuşma fırsatı buldum. Ama söylenenler uzak geliyordu. O on hafta bitti ve söylenen herşeyi şimdi daha iyi anladım.
Öncelikle eğitimde size herşey anlatılmıyor. zaten olay burada başlıyor. Elinize kaynak slaytı verip anlatarak geçmek yok. Anahtar kelimeler verilip ilk kez duyduğunuz konularda sizden birşeyler bekleniyor burada. Peki bekleniyor da ne mi oluyor; o ilk kez duydum dediğiniz konularda ‘ne yapacakmışız şimdi’ diyip başlıyor ve yapana kadar kalkmıyorsunuz. Zaman zaman ‘Ben şimdi ne öğrendim, aman hiç birşey bilmiyorum’ gibi düşüncelere kapılabilirsiniz, sakin olun. Eğitim boyunca size; ‘merak etme, oturacak’ deniyor. O sese kulak verin, öyle oluyor. Zaten süreç size bir ekibin parçası olmayı öğretiyor,bir ekibiniz var, yalnız değilsiniz korkmayın. Birbirinden farklı insanların bir araya gelerek oluşturduğu bir birlik içindesiniz. O farklılıklar silinip özellikle ilk saha eğitiminden itibaren daha sıcak ve ekibe güvenerek hareket etmeye başlıyorsunuz.
Söylenen her sözün, yapılan her davranış ve olayın size yeni şeyler kattığını farkediyorsunuz sonrasında. Süreç boyunca en çok duyacağınız cümlelerden biri bahaneleri ne olarak görmenize dair fikir veriyor size 🙂 Yapamadığınıza veya yapamayacağınıza dair söylediğiniz birçok şey ürettiğiniz bahaneleriniz ve ilk işiniz onlardan kurtulmak.Burada bahaneye yer yok. Sınırları kendiniz belirlersiniz ve kendi sınırlarınızı zorladıkça başarı ve mutluluğu yakalarsınız. Öyle ki buraya gönülden bir bağ kuruluyor, kendini borçlu hissediyor insan.Çünkü on hafta boyunca sizinle birlikte çabalayan, az uyuyan, emek harcayan biri var karşınızda. Gönderilen bir ödev içinize sinmiyorsa vicdan azabı çekiyorsunuz; yeterince özen gösteremedim,bir saat uyumak yerine hiç uyumamalıydım diye hayıflanabiliyorsunuz.
On hafta bitti, sonrasında getirdikleri şunlar oldu; artık çok daha az uyuyorsun, fazlasını istemiyor vücut, hatta artık yarım saat fazla uyusam rahatsızlık hissediyorum, baş ağrısı oluşturuyor. Az uyku insanı daha dinç ve iyi hissettiriyor çünkü günün geri kalanında yapılacak birçok iş var. Yeter kelimesini unutuyorsun, iş yapmaya aç oluyorsun çünkü on hafta boyunca uyumadan görev yapmak için kafanda planlamalar oluşturarak geçti.
Ve aslında bundan sonra ‘bunu yapabilir misin?’ diye sorulduğunda tereddüt etme yok, nasıl yapacağımı çözmek için ne kadar vaktim var diye bakıyorsun. Sürtünme faktörlerinden bir bir kurtuluyorsun. Sanırım aslında onyedi yıllık eğitim hayatının öğretemediğini öğrendiğim için bu kadar çok sevdim; burada öğrenmeyi öğreniyorsunuz. Bir şeyi yapamamanızın sebebinin bilmemek değil de yeterince istememek olduğunu anlıyorsunuz.
Şimdi fark ediyorum da teknik olarak değil de eğitimin fiziksel ve mental olarak neler yapabildiğinden bahsetmişim. Bu eğitimi diğerlerinden ayıran şey bunlar işte. Zaten sizde birşeylerin değişmesine sebep olan da bu. Önce ailen fark ediyor değişimi. Sonra yakın çevren ve arkadaşların. Bunları duyunca anlıyor insan; demek ki işe yaramış. Ve devam etme arzusu sarıyor içini. Şimdi kendime bir söz verdim ve elde ettiğim bu kazanımları kaybetmeden o yönde ilerlemeye devam etmek durumundayım, bana kendimi iyi hissettirecek olan artık bu çünkü.
Bir sonraki eğitime katılma düşüncesi içerisinde iseniz ve araştırıp okuduklarınız yeteri kadar sizi rahatlatmadıysa herhangi bir mezunu bulup soru sormanızda hiç sıkıntı yok. Ben öyle yapmıştım mesela; daha önceki birliklerden olduğınu öğrendiğim ve aynı kurumda çalıştığım bir arkadaşın önüne pat diye çıktım ve deli gibi sorular yağdırdım, zerre garipsemedi ve elinden geldiğince yardımcı oldu 🙂
Bu süreci yaşamak istiyorsanız yazın bir kenara; “En kolay gün dündü!” Şu an haftaiçi çalıştığım ve her anımı yoğun tuttuğum halde boşluk var hayatımda. O his yok. Saate bakıp mesai sonrası hayatımın yeni başladığını hissettiğim o olay yok. Saat yaklaştıkça herkes gönderdi mi ödevi telaşı yok, bu gece nöbet kimdeydi sorusunu aklımdan geçiremiyorum artık. Büyük bir eksiklik var; süreç bitince rahatlama hissediceğimi sanıyordum ama buruk hissediyorum.
Ve birliğim,silver wolves, sizsiz ilk cumartesi ve şimdiden özledim sizi. Bize yaşattığınız herşey ve kazandırdığınız aile için çok teşekkürler CyberStruggle.
Samet Genc
Hayatta karşınıza tek seferlik fırsatlar çıkar ya, doğru tercih yapmadığınız da ömrünüzün sonuna kadar o an kafanızda tekrar edip edip durur. İşte bu eğitim de tam olarak o fırsatlardan biri. Emin olun bunu arkası boş olarak söylemiyorum. Arkası çok dolu aşırı dolu.
Hayatım boyunca her ne iş yaparsam yapayım, öğrencilik, iş hayatı gibi hep böyle bir şeyler eksik, bir yerde bir yanlış var gibi hissediyordum. Tabi bu konuda deneyim sahibi olmadığımdan tam adını koyamıyordum. Burada, bu süreçte benim gibi düşünen, benim gibi olan insanlarla bu yanlışların, bu eksikliklerin üzerine gittik.
Sonuç olarak bu eksiklikler, insanların yarattığı eksiklikler olduğundan, çoğu insanın da nerede nerde yanlış yaptığının farkına vardık. Olay XSS, sürünme falan değil aslında, insan inceledik, olay inceledik, hayatı inceledik. Eksik gördüğümüz yerleri, üzerine gide gide üstüne basa basa yenmeye çalıştık. Tabi bunlar tek bir kişi tarafından, başarılamaz hissine kapılmayın. Sizin gibi düşünen, hedefleri aynı olan, pırlanta değerinde arkadaşlarınız, her zaman elini uzatıyor her koşulda.
Böyle olduğu için emin olun gözünüzde dağ gibi büyüyen dertler sorunlar aslında sandığınız kadar büyük ve korkutucu gelmiyor.
Öncelikle böyle bir fırsatı sunan Kubilay Hocaya, önceki takımlardaki bilgiyi saklamayıp yardımcı olan değerli arkadaşlara ve en önemlisi 10 hafta boyunca, gece gündüz demeden sürekli yanımda olan, düştüğümde sürekli kaldırmaya gayret eden, yapamadığım yerde kendi işini bırakıp bana yardım eden ekip arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Buraya not düşecek olursak 10 haftada seni ne kadar iyi tanıyıp, sana yardım edebilir veya ne kadar güvenebilirsin diyorsanız, en başta bahsettiğim eksikliklere sahipsiniz.
Enes Bulut
İlgi alanı yelpazeniz geniş ise bu kurs denenmeli. Kurs diyorum, fakat ilk haftadan sonra artık bir yaşam biçimine dönüşmeye başlıyor. Kuru kuru bir Siber Güvenlik kursundan çok daha fazlası. En başında, sizinle aynı şeye ilgi duyan kişiler ile buluşma noktası. Grup çalışmasını, problemlerini tüm gerçekçiliği ile tecrübe edebileceğiniz, psikoloji tartışabileceğiniz, istihbarat çalışmaları yapabileceğiniz, siber güvenlik ile alakalı birinci ağızdan tecrübeler dinleyebileceğiniz, teknik bilgiler öğrenebileceğiniz, istemediğiniz kadar teknik uygulamalar yapabileceğiniz bir ortam. Zamanın göreceli olduğunu bu kurs içerisinde gerçekten anlayabiliyorsunuz.
Aslında günün ne kadar uzun olduğunu ve içerisine neler sığdırılabileceğini yaşayarak görüyorsunuz. Kursu online olarak araştırmadan önce, katıldığım etkinliklerde mezunlarına denk gelerek ilgimi çekmişti. Hepsinde aynı sweat, toplu geziyorlar, ortalarında hocaları. Aralarına geç kalanlara ceza bile veriyorlardı. Aynı frekansta oldukları uzaktan bile hissediliyordu. Bu enerjiyi aldığım an, orada olmalıyım dedim ve çok fazla da düşünmeden başvurdum. Bu enerjinin daha da artması için Gümüş Kurtlar olarak bizler de destek olacağız.
Böyle bir işe kalkışıyorum acaba doğru zaman mı ? diye düşündüm, fakat bu sorunun cevabını içine dalmadan anlama şansınız yok. İş yoğunlu, akşamları yüksek lisans derslerinin aynı tarihlere denk gelmesi korkmam için bir sebepti. Bocalayacak mıyım ? Yoksa bir gün yorgun düşüp pes mi edeceğim diye düşündüm. Böyle bir yoğunluk içerisine dalarak, nelerden fedakarlık edebileceğinizi, aslında neleri keyfine yaptığınızı, günün aslında kocaman bir 24 saat olduğunu öğreniyorsunuz. Yoruluyorsunuz ve bir yerden sonra arsız oluyorsunuz, daha da yorulmak istiyorsunuz tatlı bir his vermeye başlıyor. Tamam diyorsunuz yavaş yavaş frekansı yakalıyorum. Bu hisleri yaşayabileceğiniz ortam sayısı kısıtlıdır, birisi de burası.
Bir de fiziksel boyutu var, SAT 3 harften ibaret bir kelime gibi durabilir. Fakat bu uygulamalar esnasında deneyimlediğiniz şeyler sizi zihinsel, bedensel her anlamda değiştiriyor. Uzun yıllardır arkadaş olduğunuz kişiler ile bile yaşayamayacağınız duyguları o esnada yaşıyorsunuz. Yerde sürünürken, yanındaki ile fısıldaşarak birbirinizi motive ediyorsunuz. Beraber titriyorsunuz, ısınıyorsunuz. 10 hafta boyunca Kubilay Hoca’dan dinlediğiniz tecrübe konuşmaları o an zihninizden geçiyor, enerjinizin sıfır noktasına indiğini düşünürken vücut hemen yedek motorları devreye sokuyor ve devam ediyorsunuz.
Frekans’a girmek önemli, insan vücudunun sınırlarını ve yapabileceklerini görüyorsunuz. Etkinliklerde uzaktan görüp frekansı hissedenler, çok da düşünmeyin dalın ortama orada biz de olacağız. Tek yumruk olmak dileğiyle…
Burcu Demiralp
Cumartesi öğleden öncesini cumartesi, öğleden sonrasını pazar sanacak kadar dolu dolu geçen bir eğitim sonrasında ne yazarsam yazayım yeterli olmaz, fakat yaşadığım iyi ki duygusunu bir nevi hissetirebilir diye düşünüyorum. Hayatımın en farklı 10 haftasıydı diyebilirim. Sürekli tetikte yaşamak, 3-5 nöbeti tutmak, bilgisayarını silahın olarak görmeye başlamak, yatak haricinde her yerde uyuyabilmek. Hepsine teker teker baktığında insanı konfor alanının dışına çıkaran şeyler.
Ama ilginç bir şekilde bunlardan mutluluk duyuyorsun, hatta süreç bittiğinde kazandığın bu nitelikleri kaybetmekten yana endişeleniyorsun. Ama diğer endişelerinle nasıl başedebileceğin öğretildiği gibi, bununla da nasıl başedebileceğin öğretiliyor. Eğitime başlarken her şeyin öğretileceğinin vaadi değil, birlik olduğunuz taktirde her şeyin üstesinden gelebileceğinizin vaadi veriliyor. Bazen becerebiliyorsunuz, bazen işler yokuşa sarıyor. Sektörde karşılabileceğiniz her türlü insan profili birliğiniz içinde bulunuyor. Hepsi insan ilişkileri için birer tecrübe oluyor tabi.
10 hafta boyunca baskıyı birlikte hissedip, birlikte zorlanıyorsunuz. Buna rağmen eğlenceden hiç de ödün vermiyorsunuz.Yine birliğiniz sayesinde sabah adını ilk defa duyduğunuz bir şeyi, akşam olunca öğrenmiş oluyorsunuz. Birlikte , yan yana her türlü ortamda sürünebiliyorsunuz.Şaka değil. Hibrit bir insan nasıl olunur bunu öğreniyorsunuz, hemde bu işi gerçekten bilen tek kişiden.
Temasa geçtiğiniz her an, çıkarımlar yapabileceğiniz tecrübeler paylaşılıyor sizinle. Bulunduğunuz seviyenin hep birkaç adım hatta daha fazla sonrası öngörülüyor.Akşam kafanıza takılan bir konuya, kimseye bahsetmediğiniz halde, ertesi gün cevap niteliğinde bir konuşmayla karşılaşıyorsunuz.Diğer bulunduğunuz tüm ortamların aksine insan eleştirmek yerine, strateji eleştirildiğini farkediyorsunuz. Bununda eleştirmiş olmak için olmadığını, sizin çıkarımda bulunmanız gereken yerler olduğu için yapıldığını biliyorsunuz. Arka tarafta olan samimiyeti, gösterilen çabayı bir şekilde hissediyorsunuz.
Sonuç olarak burası sizin için eğitim almış olduğunuz bir kurum olmaktan ziyade, içinde bulunup sahip çıkmak istediğiniz bir aile halini alıyor. Son olarak, tüm süreç boyunca kendime hatırlattığım şeyi, eğitime katılmayı düşünen arkadaşlara da hatırlatarak bitiriyorum. Ne deniliyorsa onu yapın.
Hakan Bayir
Birkaç gün önce herşey tamamlandı. Geriye dönüp baktığımda, bu sürede bu kadar şey nasıl gerçekleşti dedim. Sürecin akışına kapılıp gittiğimde bunu farkedememişim. Önceki hayatınızda çok uzun sürelerde yapacağınız/yapamayacağınız birçok aktivite için bu 10 hafta bir şekilde yeterli oluyor. Önceki hayatınızda diyorum, çünkü buranın öncesi ve sonrası arasında kesin hatlarla ayrılan bir çizgi oluyor.Bunu sürecin başında,ortalarında ya da en kötü sonunda farkedeceksiniz. Ama emin olun farkedeceksiniz. ‘Önceki hayatıma dönmek istemiyorum’, ‘sonrasında da böyle yaşayacağım’ vb. gibi cümleler kuracaksınız. Sizin dilinizden anlayan insanlarla bazen sadece bakışarak,bazen sadece hislerle anlaştığınızı farkedince ‘burada neler oluyor’ diyeceksiniz.
Bunlar uzak gibi gelse de demek istediğim durum, yaşandığında anlaşılacaktır. Bu sürede takım arkadaşlarınızı gerçekten seveceksiniz. 10 hafta da bu kadar olur mu sorusuna ise cevabım ‘sizin gibi yaşayıp, sizin gibi olan insanları 10 haftadır görüyorsunuz, fakat yıllardır zaten kendinizden tanıyorsunuz’ olacaktır. Ben burada insani değerler adına çok fazla şey gördüm ve öğrendim. Benim için önemli olan ilk nokta buydu ve bunu bir çok yerde iliklerime kadar hissettim. Karşınızda bulunan eğitmen kadrosu ve diğer görevli arkadaşlar gerçekten çok iyi birer insanlar. Çoğu ruh hastası fakat gerçekten iyiler. Desteklerini , yanınızda olduklarını hissettiriyorlar.
Burada eğitim ve gelişim süreci çok farklı alanlarda kendini gösteriyor. Teknik konuların yanı sıra, psikolojik harekat, gayrinizami harp, suç kavramı, profilleme gibi konular kıvamında ve yol gösterici bir şekilde ele alınıyor. Eğer buraya gelirken bir şekilde tam motivasyon ve kararlılıkla gelirseniz teknik gelişimin yanı sıra farklılık yaratacak bu konulardaki gelişim evresini de başarıyla tamamlamış olacaksınız.
Takımımızda sırf bu özel konular için gelen insanlar vardı. Teknik eğitimde inandığım güzel bir metod vardır. Bir programlama dilinin ya da herhangi bir konunun inceliklerini öğrenmek için bir projeye/uygulamaya dahil olmak ve araştırarak üzerine uğraşmak çok fazla şey öğretir ve kendin öğrendiğin içinde kalıcı olur. Aynı zamanda öğrendiklerini birine anlatır gibi yazarsan da eksik bırakmamış olursun ve iyice özümsemeye başlarsın. İşte bunun gibi bir yöntem başlığı altında bir sürü proje sizi bekliyor olacak. Burası hayatın bir simülasyonu gibi. Hata yaptığınızda düdük çalar ve doğrusu öğretilir. Bir kez daha aynı hataya düşmemeniz için yol gösterilir. Karşılığını almanız içinde uzun yıllarak gerek yok, süreç boyu etrafınızdaki ve kendinizdeki değişimi farketmeniz içinde fırsat verilir ve gelişimi hissedersiniz.
Şehir dışından gelme konusunda tereddüt yaşayan insanlara yol göstermek adına bu konudan da bahsetmek isterim. Bizim birlik için dışarıdan(Ankara) gelen ben vardım. Her hafta eğitim için gidiş-geliş yaptım ve haftaiçi-haftasonu eğitimlerinin tamamını bir şekilde dengede tutabildim. Hatta son günlere doğru takım arkadaşım Halil Arı, ’10 hafta iyi gidip geldin harbiden bir şekilde oluyormuş’ dedi. Bu cümleyi duyunca ‘böyle bir şey mi yaptım ben’ dedim. Sürecin ilk başladığı gün an itibariyle bütün engeller, zorluklar ve bahaneler iptal olur ve akışına kapılıp gidersiniz. Ben şehir dışından gelip gittiğimi bile unutmuştum. Ayrıca kendinizi değerli hissettiğiniz birçok zamandan bazıları da bu süreçlerde olur. Takımınız da aileniz gibi sizi merak edip bunaltabilir. Ben Ankara’dan yola çıktığım zamanlarda geldin mi, neredesin, nerede kaldın, dikkat et vb. anne sözlerini de çok fazla duydum. Bunlarda bir aileniz daha olacağının ilk sinyallleridir.
Takım olarak hareket etme, takım arkadaşını geride bırakmama, zaman yönetimi, kriz yönetimi, doğru planlama, iş bölümü gibi konularda çok fazla tecrübe kazanılan bir süreç sizi bekliyor. Eğitmenlere, eğitim modeline ve takım arkadaşlarınıza güvenin. Hiç biri sizi yarı yolda bırakmayacaktır.Buradan ihtiyacınıza göre hedeflenenden fazlasını aldığınız zamanlarda olacaktır. Bu tamamen kendi beklentileriniz ve hedefleriniz ile ilgili bir konu. Burada öğrenmenin ve tecrübenin sınırı kişinin kendisine bağlıdır. 10 hafta bir sınır değil, fazlası ve azı zarar olabilen her çözümün beraberinde getirdiği bir idealdir.
Halil Ari
Öncelikle ne kadar edindiğim tecrübeleri yazsam da anlatmakla olmaz yaşamanız gerekir gerçekten burası bambaşka bir yer. Eğitime gitmeden önce Cyber Struggle ve çalışmalarını sürekli takip eder, hayran olur ve katılan arakadaşlara imrenirdim. Çünkü normal sıradan bir eğitim gibi değil bambaşka bir şeydi hatta kursa katılacağımı hayal ediyordum o derece merak içerisindeydim napıyorlar bu eğitimde, nasıl bu kadar gelişebiliyorlar diye.
Sürekli araştırmalarım sonucunda sıradan bir eğitim gibi armut piş ağzıma düş gibi olmayacağını sınırlarımı zorlamam gerektiğini öğrendim. Benim ilgimi en çok çeken şey de burada sınırları zorlamak oldu bunu deli gibi istiyordum çünkü kendime güveniyordum ve ne yapabiliyorum görmek istiyordum. Eğitimde bununda farkına varıyorsunuz neler yapabildiğiniz görüyorsunuz. Çünkü hiç bilmediğiniz bir konu veriliyor yapmanız bekleniyor. Normal şartlar altında herkes nasıl olacak bu hiç böyle birşey yapmadık ki bir anlatın nedir bu der. Ama burada öyle birşey yok. Hiç bilmediğiniz konu hakkında bile ne kadar detaylı öğrenebildiğinizi görüyorsunuz. Zaten asıl mesele de bu.
Sıradan eğitimler de bir zorlama yok herşey hazır önünüzde ve bu size birşey katmıyor. Öğrenmeyi öğreniyorsunuz, sorunları çözmeyi ve çözümler üretmeyi öğreniyorsunuz. Tamamen kendiniz yapıyorsunuz ve bu size inanılmaz bir özgüven vermeye başlıyor. Sizin için sizden daha fazla çalışan bildiklerini asla çekinmeden aktaran güzel insanlar var. Her konuda dertlerinizi dinleyip destek veren, çözüm üretip yol göstren insanlar var. Her haftasonu ofise gittiğimde kendimi güvende hissediyordum çünkü hem Cyber Struggle ekibi ile hem de takım arkadaşlarımla beraberdim.
En önemli kural ise takım olabilmek. Takım olmadan son haftayı görmeniz mümkün değil. Takım olmanın ya da olamamanın ne demek olduğunu görüyorsunuz. Neler yapabildiğinizi, kim olduğunuzu, hatalarınızı görüp kendinizi tanıyorsunuz gerçekten burası size kim olduğunuzu gösteriyor. Burası tam bir simülasyon ortamı. Gerçek hayatta yaşayacağınız problemleri görüyorsunuz.
Hayatımda yaşadığım en güzel tecrübelerden birisiydi. Çünkü eğitimin başında da beklentim sadece teknik anlamda gelişmek değildi mental olarak da gelişmek, ufkumun açılması bambaşka görüşlere sahip olabilmek ki sonuna kadar da bu beklentilerimi karşıladı. Hatta o kadar karşıladı ki artık eski ben değilim. Eski alışkanlıklarımı değiştirdi, sadece güvenlik anlamında değil hayata karşı bakış açımı değiştirip zenginleştirdi.
Eğitimden önce hiçbirşey bilmeyen bir kişinin 10 hafta sonunda nasıl geliştiğini duyunca görünce hayret ediyordum. Ama bu gelişimin arkasında yatan koskoca bir emek olduğunu gördüm. 10 hafta boyunca uykusuz ama yılmadan elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışarak nasıl yükselindiğini gördüm. Bu tamamen kişiye bağlı eğer önyargılarınızı kırıp sınırları zorlamaya geldiyseniz herşey yoluna giriyor. Dedim ya sınırları zorlamak gerekiyor kendinizi eğitimin şartlarına bırakıyorsunuz ve kararlılıkla verilenleri yerine getirerek nasıl gelişebildiğiniz görüyorsunuz ve 10 haftadan sonra nasıl yol çizebileceğinizi görüyorsunuz değişiyorsunuz.
Bunca güzel şeyden sonra Cyber Struggle aileniz oluyor ve burdan hiç kopmak istemiyorsunuz. Hayatımda aldığım en doğru kararlar listesinin başına bir yenisi daha eklenmiş oldu. Daha yazılacak çok şey var ama ne kadar anlatsam da boş yaşamanız gerekiyor. Herşey için Cyber Struggle ailesine ve takım arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. İyi ki varsınız!
Goktug Cetin
CyberStruggle’ı ilk defa bir siber güvenlik konferansında duydum,kursun mezunlari anlatıyolardı bu kursu.Aslında tam da anlatmamışlardı slaytta CyberStruggle logosu vardı biraz bahsetmişlerdi, isminden ve metodolojisinden.Daha sonrasında kendim araştırdım.Bu zamanlarda da siber güvenlik alanıyla yeni ilgilenmeye başlamıştım.Kendi kendime gelişmeye çalışıyordum.
Siber güvenlikle ilgilenmemin 5-6. ayında hem de okulların bitmesi üzerine 5. döneme başvurdum.Bu kursa katılmamın sebebi öncelikle kendimi geliştirmekti, daha sonrasında önceden topluluk dediğim bu ailenin bir parçası olmak üzere fikrim değişti.Sertifikasyon da önemliydi tabi, zaten bunların hepsi bu sertifikayı oluşturuyor.Sertifikanın kağıt bölümünü değil sertifikanın değerini ve anlamını.Önceden topluluk diyordum demiştim, içlerine girince özellikle son saha uygulamasından sonra CyberStruggle’ın bir aile olduğunu daha iyi anladım.
Kursa kayıt olurken kendimle verdiğim bir savaş vardı, zorluklar mücadele, yoğunluk, zorunluluk gibi kavramlar bu kursla birlikte hayatımın içine giricekti.Sıkıntıya gelmeyi sevmeyen bir insan olduğum için endişelerim vardı, hem de 2. sınıf bilgisayar mühendlisliğine geçiçektim, bilgi yetersizliğimin olduğunu da düşünüyordum.Bencilce kendimi anlattığım bu satırlardan sonra kursun başladığı vakte geldik.Ekip arkadaşlarımızla kursa başlamadan önce iletişim kuracağımız ortamlar ayarlandı ve daha önceden birbirimizden haberdar olduk,daha sonrasında eğitimin ilk günü geldiğimizde herkes sus pus oturuyordu.Günler öyle geçti ilk saha uygulamasında baya bi kaynaştık.Aramızda en küçük bendim en büyük de Olcay abiydi, yaşlarımız birbirine pek uzak olmadığı için samimiyetimiz ilerledi,grup içinde büyük bi çatışma yaşamadık.
Eğitim konusunda ise sadece offensive hacking değil aynı zamanda yeni nesil savaşlar ve istihbarat konularını da görüyorduk.Sadece bunlar da değil suç bilimi, adli bilişim, yazılım geliştirme süreçleri ve benzeri.Alanında uzman olan kişilerle dersler gerçekleştirdik, o dersler de hoca anlatıyor biz dinliyoruz mantığında geçmedi. Eğitimin verilmesi ve derslerin işlenmesi sadece hocanın anlatmasıyla geçiştirilmiyor, zaten burada ihtisas eğitimi veriliyor.
Çok gerekli olan bilgiler hocalar tarafından ayrıntılı şekilde anlatılıyor, insanın kendi öğrenebileceği bilgiler uygulamalarla ve ödevlerle öğretiliyor.Evet öğreniyorsunuz zaten farketmediniz mi kursa katılan herkes bir baltaya sap oluyor, iş hayatına girme anlamında demiyorum, ya kendi projelerini üretiyor ya da konferanslarda eğitim vererek bilgi güvenliği sektörüne katkıda bulunuyor.Dışarıda bulamayacağınız veya kitaplarda okuyamayacağınız bilgileri ve tecrübeleri burada elde ediyorsunuz.
Ilerde yaşıyabileceğiniz bir olayda bu kursta elde ettiğiniz bilgiler işinize yarayacaktır.Gerçek hayata ve iş hayatına dair tecrübeler kazandım.Daha şimdiden, çalışmaya başladığımda ne tür insanların çevremde olucağını anladım.Kurs hakkında en beğendiğim şeylerden birisi ise başımızda yeterince tecrübeli ve donanımlı bir insanın sürekli bize tecrübelerini anlatması ve ortamda doğruyu yapan insan olmamızı öğütleyen hocamızdı.İşini düzgün yapan, doğruyu söyleyen gittiği ortamdaki haksızlıklara karşı tavrını cesurca koyabilecek özgür insanlar olmamız sağlanıyor.
CyberStruggle kesinlikle ticari bir kuruluş değil, ticari bir kuruluş olsa CEO’su gelip size ders mi anlatır.
Bu ailenin bir parçası olmak aynı zamanda Ranger da olmak istiyorum (daha öğrenemedim ranger olup olmadığımı) çünkü Kubilay Hoca’nın aklındaki fikirler ve yakın dönemdeki planları Ranger Brövesini çok ileriye taşıyacak.Zaten yurtdışından ilgi çok büyük.Bu bröve gelişirken de içinde olmak istiyorum, kendimin arada iyi birşeyler üreteceğine inandığım için bir faydamın olmasını istiyorum.
CyberStruggle eğitimlerine katılacak olan arkadaşlara şimdiden başarılar diliyorum.Siz de ” abi sat çok saçma , ne öğrencez burdan ya” diyeceksinizdir fakat dikkat ederseniz yapmayı istemediğiniz veya korktuğunuz şeylere karşı tepkiniz böyle olur genelde..Hellweek sahasında bize destek veren tüm CyberStruggle Ailesi üyelerine yürekten teşekkür ediyorum
Uneys Cemberlitas
Cyber struggle ye girmeden önce epey araştırma yaptım. Bunlar nedir ne yaparlar diye anlayabilmek için Kubilay hocanın tüm videolarını izledim, röportajlarını dinledim.Yazdığı makaleleri okudum.Cyber struggleyı araştırdıkça her şeyin çok garip olduğunu normalin dışında bir gariplik olduğunu gördüm.Bu kadar değişik ve garip bir olay bensiz olamaz diye düşündüm ve girdim adımımı attım.Başvuru sayfasına geldiğimde 2 saatim başvuru sayfasında gitti.Başvuru sayfasındayken tam tatmin oldum aradığım model bu,aradığım fikir bu, aradığım eğitim bu diye.
-Kurs başladığında herkes içinde en cahil kendimi gördüm. Kubilay Hocamız oturacak bilgiler dedikçe ben oturmuyor dedim kendi kendime. Fakat son hafta neler öğrendiğini anlıyorsun. Bu yüzden kendinizi cyber strugglenın güvenilir kollarına bırakın ve görevleri yerine getirin vakti geldiğinde bunlar hepsi size geri dönecektir.
-10 hafta boyunca cyber struggle konusunda olumsuz düşüneceğim hiçbir şey olmadı her şeyin bir mantığı, bir sebebi vardı. Sorgulamayın yeter. Zevk alacaksınız. 10 hafta sonunda keşke bitmeseydi kurs diyeceksiniz.
-Verilen her ödev size büyük şeyler katacak ve yolunuz aydınlatacak. Ödevleri de hoca tahtada bir şey anlatıp eve gidince ödev yapacaksınız sanmayın. Kubilay hocamız şunu yapın diyecek, sizde bir yolunu bulup yapacaksınız. Bahaneye de yer yok Cyber strugglede. O ödevi yaparken acı çekeceksiniz ve sonun da azmedip o ödevi yapmanın bir yolunu bulacaksınız. Bulduğunuzda ise, bu işte mutlulukların en güzeli olacak. Cyber Strugglede acı çekerken zevk almayı bilin, pes etmeyin.
-Egonuzu bir tarafa bırakın dediler bizde bıraktık. Cyber struggle eğitim modelini sorgulamayın dediler biz hemen moda girdik ‘emredin’,’ as you will my lord’ dedik.
-Biz birlik olarak egomuzu bir tarafa bıraktık. Kendimize CahelHounds diye lakap bile taktık. Tek başımıza hiçbir şey iken beraber her şeyin üstesinden geleceğimizi biliyorduk ve geldikte. HellHounds olarak 11 doğduk 11 büyüdük 11 mezun olduk. Cehennem haftasına aynı evde girdik, öğle arası yemek soframız hiçbir zaman ayrı olmadı, Sat da herkes bir birine kolladı, destek oldu. Ne kadar birbirinize kenetlenseniz o kadar büyürsünüz. Kısacası Cyber Struggleyı sorgulamayın, egonozu bir tarafa atın, ekip halinde karar almayı bilin, birlik olun..
-Geride adam bırakmayın. Kendi ödevimi halledeyim falan filan kendi menfaatini düşünmeyeceksin. Öncelik her zaman birlik arkadaşların olacak. Birbirinize her türlü desteği vermeye çalışacaksınız. Bir kişi arkada kalsa önde kalanların hepsi işe yaramaz olur.
-Hellhounds da bir tabir vardır “Çakala prim vermeyiz biz”. Aynen bunun gibi çakalın yeri de yoktur Cyber Strugglede. Bu sebeple Adam olun Akıllı olun!!! -Birlik arkadaşlarınla bir karar aldığınızda o kararı onaylamıyorsan bile birlik adına o karara uyacaksın. Birlik menfaati senin soyutari egondan daha önemlidir.
-Sözcünüzü düzgün seçin, bazı konularda Kubilay hocayı darlamak gerek. Hellhounds sözcüsü gibi bir sözcü bulun aranızdan. Bulabileceğinizi sanmıyorum ama -Bir çok strateji belirleyeceksiniz strateji belirlerken oy birliği ile karar almaya çalışın. Bir oy bile fazla çıksa oranın kararına uyun. En kötü plan plansızlıktan iyidir.
-Cyber strugglede belirsizlik esas alınmıştır. Hiçbir şey belli değildir. Neyin, Ne zaman, Nasıl, Nerede olacağı belli değil. Kurs saatleri bile değişkendir belirsizdir. Bu belirsizlik size ikinci bölümünü merak ettiğiniz bir dizinin tatlı merakını yaşatsın. Sorgulamayın zevk alın.
Deniz Aybey
İşte hayatta bir kere yaşanacak tecrübe diye buna derim. The Game (1997) filminin gerçeğe dönmüş ve sana bir meslek dahi kazandıran hali. Cyber Struggle bir kurs, bir eğitim merkezi değil bir tecrübedir. Her şeyden önce bu şekilde yaklaşmanız gerekiyor. En önemli parçalar ise zaman yönetimi, takım olgusu ve öğrenmeye olan açlığın. Zaman yönetimi çünkü, her şeyi planlarken oluşabilecek sürprizleri, kötü durumları hesaba katmalısınız. Mesela işte yetiştirmeniz gereken bir görev var aynı anda o akşama bitmesi gereken bir ödev.
O akşam hiç beklemediğiniz anda “TEMAS 400 sn” yi telefonda görüverirsiniz. İşte bu duruma düştüğünüzde hiç birini hakkıyla yapamazsınız. İkincisi takım. Ben, eğer HellHounds olmasaydı sizlere bunları yazacak kadar burada kalmazdım. Yani kendimi yeniden lisede, o dayanışmanın en tepede olduğu zamanlarda hissettim. Bu his öyle hoş bir his ki, arkamdakiler ile her şeyi yaparım, onların gittiği her yere giderim, onlar için sonuna kadar savaşırım diyorsunuz. Şimdiden söyleyeyim, eğer takım olamıyorsanız, kesinlikle 10.hafta da burada olurum demeyin. Takımı sahiplenin. Kendi fikriniz dinlenmese bile, onların bildiği başka bir şey vardır. Dedikodu yapmayın. Her konuda açık olun. İşte bu şekilde takım olursunuz.
Öğrenmeye olan açlığın şu, eğer hayatta sana bir şey anlatılacağını düşünüyorsan yanılıyorsun. Sana hiç bir zaman hiç bir şey anlatılmayacak hayatta, ve anlatan ise sana en büyük kötülüğü yapıyor.
Sana burada yol gösterilecek. Sen tek başına o yoldan gitmek zorunda olan kişisin araştırarak. Araştırma ile öğrenilen her şey bin kere daha efektif oluyor. Ben bunu ilk defa burada görmedim, buna önceden alıştığım için pek sorun yaşamadım. Ama çoğu kişide tespit edilen problem bu oluyor. Önerilerim ise eğer buraya katılmayı planlıyorsanız, öncelikle kendinizi Age Of Empire işçisi olarak ayarlayın. Bundan sonra ne denirse ikiletmek yok. Tamam. Yaparım. Oduncu. Ya bu olur mu yaa dediğiniz an kaybettiniz. Şimdiden benden söylemesi.
İkincisi 10 Hafta işiniz varsa onun dışında plan yapmayın. Buna ayırın ve kendinizi buna odaklayın. Son önerim ise, Hell Week için bir ev ayarlayın 1 hafta boyunca kalabileceğiniz. Tek başına olmak inanılmaz zorlaştırıyor, hem teknik olarak, hem mental olarak. Sadece 10 haftadır tanıdığın kişiler sana çok daha fazla güç veriyor, emin ol.
Buradan diğer 10 takım arkadaşıma da bu zaman aralığında bana yaşattıkları tecrübeler için tek tek teşekkür ederim. Siz olmasaydınız ben bu yazıyı yazamazdım. Bana verdiğiniz güç ile artık başka biriyim. Eskiden olduğum kadar güçlü ve sağlam hissediyorum. Korkularımı yendim. Bu 10 haftanın sizleri bana verdiği için inanılmaz minnettarım. Teşekkürler HellHounds, Teşekkürler Cyber Struggle.
Olcay Ozkaya
Gerçek anlamıyla cahennem gibi bir haftayı ve SAT’la birlikte daha da fazla cehennemi yaşatan son 3 günü geride bıraktık ve koskocaman 10 hafta göz açıp kapayıncaya kadar bitti. Neler yaşadık bu 10 haftada derseniz tarif edilemez sadece yaşanır derim. Onlarca ders içi ve ders dışı uygulama, birbirinden değerli insanlardan mentor temasları, Çok zorlu 2 SAT.. Hepsi ne içindi peki? Kendini aşmak, sınırları zorlamak içindi.
Bu süreçte eksiklerimiz yanlışlarımız olmuş olabilir, Affola. Ama bu süreç bana çok değerli 10 birlik arkadaşı, daha da fazla Cyber Struggle feleğinin çemberinden geçmiş sürekli genişleyen ve gelişen bir topluluk bıraktı. Sınırların olmadığını herşeyin kafada bittiğini yaşayarak öğrendim. İmkansız denilenin sadece bir akıl oyunu olduğunu mental olarak gerektiği kadar hazırsam her şeyi mücadeleyle aşabildiğimi gördüm.
Şimdi ne hissediyorsun derseniz hafta sonlarım boşaldığı için o kadar da mutlu değilim. Her an incident gelebilirmiş tehlikesi geçtiği için de mutlu değilim. Bu süreç bana her zaman tetikte olmayı ve mücadelenin hiç bitmemesi gerektiğini, comfort zone’u terkedince ne kadar özgür olabildiğimi öğretti. Sınırlar sadece zihinlerde. Burada zorlanmayacağınızı düşünmeyin. Çok zorlanacaksınız ve kendinizi aşacaksınız. Bunun için bile Cyber Struggle yaşanır. Son ve çok önemli şunu da söylemeden geçemeyeceğim.
Bu yoğun ve zorlu öğrenme deneyimini yaşatan, her şey bittikten sonra o leş gibi kıyafetlerimizle o sıcacık aramıza hoşgeldin kucaklamasını yapan ekip için her şey yapılır. Bu arada artık yazmaya başladığımda kendimi (ilk günler çok zor gelirdi) otomatik olarak 200 artı eksi 5 kelime yazmış halde buluyorum 🙂 Her şey için teşekkürler.
Melih Yilman
Kursa gelmeden önce 1.dönemden beri cyber struggle’yi takip ediyordum. Nasıl bir eğitimi var diğerlerinden farkı ne falan bu soruların cevabı internette yazmıyor. Gördükten sonra anlıyorsun ve bu kursun amaçlarından biride bu zaten. Hoca tahtaya çıkar anlatır bende anladıklarımı ezberlerim diyorsanız yanlış yoldasınız benden söylemesi. Kursun amaçlarından birisi de bize birlik olmayı öğretmek. Aslında biri allahuekber vatan millet sakarya dediğinde etrafında bir grup oluşur aaa bak millet bir olmuş deriz ama bu öyle bir ekip değil.
Girdiğiniz dönem ekibiniz aileniz oluyor, ona yapılmış bir zararı sana yapsalar bile zorluyorsun, vazgeçmemeyi öğreniyorsun. Kursta bilgi değil, bilgiyi nasıl öğreneceğini anlıyorsun. Ha sakın yine ezbere gitmeyin son hafta çakılırsınız. Yıllardır sövdüğümüz o eğitim sistemi burda yok, bunu zaten en geç 2.hafta anlıyorsun. Biz birlik olarak Kubilay hocanın eğitim sistemine karşı koymadık, “Age of empires” işçisi olacağız ,hoca ne derse “olur,emret,oduncu,madenci, as you will lord” dediğimiz için münakaşaya girmeden sistemi anlamaya çalıştık.
Hocanın sürekli söylediği bir laf var “oturacak merak etme”, gerçektende oturuyor arkadaşlar, ben rapor yazmaktan nefret ederdim , son hafta raporumda içerik kısmı ekledim.Yani hala sevmiyorum ama şunu biliyorum ; bir insan rapor okurken nelere dikkat eder? Kendini karşındaki kişi yerine koyarak raporda nelere dikkat etmelisin? Neyse bu 10 hafta birliğinizi tanıyın, kızdırın onları, mutlu edin ,trolleyin naparsanız yapın ama tanıyın.
Ben başladığımda oha anasını satayım sınıfın seviyesi ne böyle falan dedim. Herkes pro hacker ben lamer gibi bakışım vardı, daha sonra herkesin aslında hemen hemen aynı seviyede aynı anda öğrenmeye çalıştığını gördüm. Ha birde sakın şunu yapmayın, yanımdaki arkadaşım yapar bende ondan bakarım diye bir olay yok.Yanındaki arkadaşın bazı şeyleri aşıyorsa seninde o şeyleri aşman gerekiyor ve bunu ekip olarak yaparsanız çok daha verimli bir dönem geçer, 10 hafta geçirdiğiniz insanlar aileniz gibi olur. Umarım son haftadan sonra keşke kurs devam etsede haftasonları tekrar görüşsek diyeceğiniz günler olur.
Spoiler : Arkadaşlar sat konusunda, ekip olmayı gerçek anlamda öğreniyorsunuz. Biri düştüğünde diğerinin ona nasıl sahip çıktığının fotoğrafına bakın mesela. Lan burda noluyo napıyonuz falan diyebilirsiniz, ama özellikle Hellhounds birliğinin fotoğraflarını bulmaya çalışın. Orda takım çalışmasının, bitmişliğin, bittikten sonra takımın birbirine nasıl destek olduğunu görüp bunlar acaba nasıl ve neden bu duruma geldiğini sorgulayın. SAT uygulamasına biz 11 kişi girdik, 11 kişi çıktık. Bunu öğrendim diye sevinmeyin, öğrenemedim diye üzülmeyin. Yani kendinizi tebrik etmek yapabileceğiniz en büyük kötülük, hamallıyorsunuz.
Yapamadığınızda kendinize gaz verin. Cehennem haftasında birçok şeyi neden yaptığınızı anlıyorsunuz, hoca aslında derslerde size cehennem haftasından spoiler veriyor. Son olarak ben takımım adına genelde Kubilay hocayı darladım, sözcünüzü en çok darlayan ve en cesur kişiyi seçmenizi öneriyorum(Eğer çok darlarsanız satta karşılığını alabilirsiniz).
Merve Caf
Artık kendimi daha iyi tanıyorum. Daha hızlı karar veriyorum, çok ince hesaplara girmiyorum dalıyorum olayların içine. Ne olursa düşünerek değil yaşayarak tecrübe et diyorum kendime. Hayat tarzım çok yorulmadan yavaş yavaş yaşayalımdı artık hadi ne duruyorsun koş diyorum kendime. Önünde koca bir dünya var, keşfet. İnanın bana hiçbir şey zor değil. Her şey sadece ne kadar istediğimize bağlı.
Başlarda çok inanmamıştım, nasıl hiç bilmeyen birine bu kadar şey, bu sürede öğretilir dedim. Tabi ki bu klasik eğitim tarzıyla mümkün değil ama CS tarzıyla imkansız diye bir şey yok. Kursta öğrendiğim her şeyi orada acı çekerek öğrendim. Bu ne şimdi dedim her seferinde. Bir şeyler yapıyorum ama ne yapıyorum, acaba öğreniyor muyum? Her gün bunları sordum kendime ama sonunda o bulanık görüntü netleşti. Artık ne biliyorum, neyi öğrenmem gerek, ne eksik biliyorum. Yolum, çizgim net. Bir insana yapılabilecek en büyük iyilik bence sınırlarını keşfetmesine yardımcı olmaktır. Eğitim falan bir yana tek başına bu bile çok değerli. Müşteri değil öğrenciysen, asıl amaç egosuz, “iyi” insan yetiştirmekse sonuçlar da böyle oluyor haliyle. Ben de bunu sağlayan iki şey oldu. Birisi eğitime psikolojik algının dahil edilmesi, diğeri de SAT. İlk SAT gününe kadar her şey çok güzeldi hayat adeta toz pempeydi, ama orası anlatılmaz yaşanır J.
Son SAT eğitimi bittiğinde çok farklı biriydim. İlk iki saatinin her dakikasında bırakmak istedim, tabi az küfür etmedim kimseyi de es geçmedim J herkes hakkını helal etsin. Her seferinde arkadaşlarım tuttu kolumdan, kaldırdı beni. Bu eğitimde Merve Küçük olarak değil Wolfpack olarak vardım. Özellikle çalışma hayatında birlik olabilmek ile ilgili kaygılarım vardı. Burada hepsi gitti. Birlik olduk, birbirimize destek olduk, birlikte kazandık ve kaybettik. Hem insan olarak hem de bilgi olarak o kadar şey kattı ki. Her anı anlatılmaz yaşanır. İyi ki varsınız, eğitim bitti ama yeni bir ailemiz oldu. Her şey daha yeni başlıyor.
Hakan Eryavuz
CS Manifesto’daki her şey birebir geçerli ve yaşanıyor.
Cyber Struggle klasik öğretimin yerine daha çok eğitime, yol göstermeye odaklanıyor. Kişinin önce kendi kendini eğitebilmesi ve tek başına öğrenebilmesi üzerinde duruluyor. Teknik açıdan bakarsak genel olarak konunun özü anlatılıyor ve kursiyerin konuyu uygulayıp özümsemesini bekliyor. Buna uygun ödevler ve çalışmalar veriliyor. Böyle olunca haliyle işin içine dalıp elinizi kirletiyor ve konuyu iyice kavrıyorsunuz. Tekniğin dışına çıkacak olursak eğer gerçekten samimi bir ortam var. Karşınızda gerçekten size, hayatınıza değer katmak için uğraşan insanları görüyorsunuz. İnsiyatif almayı öğreniyorsunuz. Takım olmayı, takım olabilmenin ne kadar önemli olduğu görüyorsunuz. Zaman yönetimini daha iyi yapmaya başlıyorsunuz. Farkında olmadan zihninizde oluşan sınırlarınızı aşmayı, bu sınırları aştıktan sonra zihnen meydana gelen özgürlüğün farkına varıyorsunuz. Eğitim boyunca yine farkında olmadan üzerinize hafif bir baskı ve stres çöküyor. Bu stresi eğitim bittikten sonra gelen rahatlıktan anlıyorsunuz 🙂 ve bu stres sizi sürekli ayık tutuyor. Sosyal anlamda verilen ödevlerin, yapılan uygulamaların geri dönüşü gerçekten muazzam. Eğitimi ne kadar anlatsakta anlaşılacağını düşünmüyorum bu yüzden yaşamak gerekiyor 🙂
SAT eğitimleri hakkında çok detaylı yorum yapamıyorum fakat kesinlikle yaşanması gereken zorlu ve oldukça faydalı bir süreç. Bitirdikten sonra zihinsel olarak farklı noktalara ulaşıyorsunuz. Bende bağımlılık yaptı galiba tekrar gidip o süreci yaşamak istiyorum 🙂 Son olarak sürekli duyduğum bir konuya değinmek istiyorum; eğitimi pahalı bulan arkadaşlar bu seviyede bir eğitimi farklı bir kurumdan bu fiyata almanız çok mümkün değil, ki zaten bu tarz bir eğitim de piyasada yok. Teknik anlamda kıyaslama yapmak isterseniz farklı firmaların 1 haftada verdiği eğitimlerin fiyatı Cyber Struggle eğitiminden çok daha fazla olduğunu görürsünüz. Cyber Struggle eğitimi 10 hafta sürüyor ve sadece teknik becerilerinizin gelişimine değil, sosyal anlamda da gelişmenize olanak sağlıyor ve bence sosyal anlamda kattığı bu katkı eğitimi çok daha değerli kılıyor.
Kayhan Kayihan
Talha Kanyilmaz
22 yaşında ve bu 22 yılın çoğunu boş işlerle geçirmiş biri olarak artık bunun böyle gitmemesi gerektiğini, kendimle ilgili bazı şeyleri değiştirmem gerektiğini düşünerek yaklaşık 3 ay önce Cyber Struggle’ a başvurdum. Eğer bu eğitime gittiğinizde 10 hafta boyunca biri gelecek size birşeyler anlatacak, siz de dinleyip eve döneceksiniz diye düşünüyorsanız yanılıyorsunuz çünkü Kubilay hoca çok bilgili bir insan olmasına rağmen sorduğunuz hiç bir sorunun cevabını bilmiyor(!) her sorunun cevabını kendiniz buluyorsunuz. Yine aynı şekilde, eğer bu eğitime gittiğinizde yürüyen bir egoyla, kendi bildiğinden başka bir bilgiyi kabul etmeyen bir hocayla karşılaşacağınızı düşünüyorsanız yine yanılıyorsunuz. Çünkü karşınıza, kendisinden daha iyi olduğunuzda mutlu olacak bir insan çıkıyor. Belki yorulacaksınız. (Benim gibi) şehir dışından gidip geliyorsanız artık yeter diyeceksiniz ama emin olun bunlara değer.(Benim gibi) öğrenciyseniz daha iş hayatına atılmadan sektör hakkında bilgiler edineceksiniz. En önemlisi çok iyi insanlar tanıyacaksınız. Yardımlaşmayı öğreneceksiniz. Egoyu bir kenara bırakıp ben bunu bilmiyorum demeyi öğreneceksiniz. Rahat uyku uyuyamayacaksınız. Sat uygulamalarında muhtemelen hayata küseceksiniz. Tüm bunlar bitince geriye dönüp baktığınızda iyi ki gelmişim diyeceksiniz. Burada takım olmak, uykusuzluk, çok çalışmak var ama limit yok.
Bu eğitimin bir parçası olmuş olmaktan mutluluk duyuyorum.
Kurt Sürüsüne selam olsun 🙂
Pinar Sarimsak
Değiştim.
Bugün günlerden cumartesi. Dün cumaydı. Dün sabah işe giderken dedim ki “oh beee yarın tatil”. Başladık çalışmaya falan ödev yok birşey yok. Yoğun da bir iş günüydü aslında ama mutluyum yine de. Neyse gün bitmeye yaklaştı, gram yorgunluk yok. Devam ettik çalışmaya. Baktık mesai saati bitmiş.. Dedik biz biraz daha devam edelim; şirketi ben kapadım, eve geldiğimde de saat 10.30’du.
Bu sabah, uykumu almışım gram yorugunluk yok yine, çok dinç hissediyorum, kalktım saate bir baktım 6.45.. Bünye artık yorulmuyor. Çalışırken işler gözde büyümüyor. Sorunlar ne olursa olsun hiçbirşey imkansız görünmüyor. Dinlenme süresi az da olsa yetiyor. Ufak sorunlar kafaya takılmıyor. Amaçtan sapılmıyor. Insiyatif alınıyor(ilk büyük insiyatifimi de dün aldım) Uyku artık normale dönmüş, beden çok uykuyu reddediyor. Beyin de bünye de level atlamış. Bu tip bir etki ile karşılaşacağımı duyuyordum ama böylesine değişeceğimi bilmiyordum. Ne kadar değişebilirim ki demiştim 🙂 Bunun yanında, kişinin kendi yaratma ihtimalinin olduğu sürtünme faktörlerinden uzaklaşıyorsun günbegün. Olay; sadece verilen görev ve hedef, insanlık, hayattan alınacak keyif, mutlu olduğun iş oluyor bir süre sonra. Bu kafaya erişmek de kolay değil tabi, ama mümkün..
Teknik becerilerim? Valla şöyle söyliyeyim, yürümeden koşmayı öğrendik.. Kursta öğrendiğim herşeyi abartısız herşeyi; ilk defa gören birisi olarak; size şuan minnet duyabileceğim bir noktadayım.
Nasıl bir kapsülize edilmiş eğitimdi belli değil. Yapamam dediğim okadar çok şeyi, o kadar kısa zamanda ve üst üste başardım ki başarı sonrası hissedilen tüm duygularım komaya girdi.
SAT’da çok sövdüm içimden, yalan yok. Yanımdakilere benim için de küfür edin dedim birçok kere. Ama SAT devam ederken bir süre sonra artık yorulmamaya başladım 😀 O SAT sabaha kadar devam etse ben de devam ederdim. Her anı benim kalbimde saklı kalacak olan bir gündü. Son varış noktasında, kumsaldan bir taş aldım. Şimdi yılmak üzere olduğumda bakıp silkeneceğim 2 adet resim bir de kumsal taşım var elimde 🙂 Hayatımın sonuna kadar benimle olacaklar, benimle olacaksınız..
Ve son birşey, işyerindeki ekip arkadaşlarımızla bu kursa katılmak, şirketteki ambiyansı olduğu gibi değiştirdi. Şimdi daha sahibiz birbirimize:) Ayrıca gerçekten de “Wolfpack team.” 🙂 Benim CS ailem 🙂 Şimdiden özledim sizi, kurstaki afmosferi, arkadaşlarımı, müzikleri.. En yakın zamanda görüşmek üzere..
Mert Gucu
İşin doğrusu yazacak çok şey var fakat nerden başlamam gerektiğini gerçekten bilmiyorum. Eğitim hakkında söylenenler zaten ortada. Eğitimin içeriğine ve Cyber Struggle Ailesine başlangıçta en ön yargılı yaklaşan insanlardan birisi bendim. Eğitimin içeriği her ne kadar hayranlık ve merak uyandırsada kafamda olan soru her zaman “NE ALAKA ARKADAŞ?” oldu. Askeri eğitim bizim siber güvenlik alanında ne işimize yarayacak bunu neden koymuşlar ki acaba? İşte tam bu 10 haftanın sonunda görüyorsunuz ki dibine kadar alakası var. Siber Güvenliğin yanlızca bilgisayar başında olmadığını, GERÇEK dünyada işlerin böyle yürümediğini görüyorsunuz. Bknz SEA (Suriye Elektronik Ordusu).
Gelelim eğitim şekline. Sorulan en sık sorulardan biriside bu oluyor genelde. Eğitim nasıl, bir şeyler öğrenebiliyor musunuz gibi sorular. Standart bir üniversiteyi bitiren kişi ortalama 14-16 yıl arasında bir süreyi okula giderek geçiriyor. Bu kadar yılın sonunda ise “Eeee şimdi ne olucak? Ne oldum ben? Ne öğrendim” gibi sorularla boğuşuyor. İşte bu sorular benim yıllardır eleştirdiğim “Ezberci” eğitim sisteminden kaynaklı.
Peki Cyber Struggleda işler nasıl yürüyor? Size yol gösteriliyor. Her şeyden önemlisi öğrenmeyi öğreniyorsunuz. Araştırmayı öğreniyorsunuz. Klasik eğitimler gibi değil yani. Hoca gelsin anlatsın sonra çeksin gitsin. Google kullanmayı öğrenmek zorunda kalıyorsunuz. Bende eğitimin başlarında baya afalladım tabi. Karşımda bir uygulama. Yapmam bekleniyor. İlk düşüncem “Ben bunu yapamam ki mantığını ve içeriğini bilmiyorum ilk defa gördüm bunu” oldu. Günün sonunda yapmıştım. Hiç bir kodlama, network alt yapısı olmayan adamın bir hafta içerisinde “Siber Güvenlikçi” abilerin, kardeşlerin içeriğinde ne olduğunu bilmediği “Ping” komutunu kodladığını gördüm. Dolayısıyla ön yargılarınızdan kurtulun ve kendinizi geliştirmek için çaba sarfedin.
Peki bu eğitimi alabilecek kapasitede miyim? Her şeyden önce uykuyla vedalaşıcaksın. Unutucaksın onu uyumak yok! İyi bir eğitim geçirmek istiyorsan ön yargılarından kurtulmalısın. Bırak sisteme kendini. O akıp yolunu buluyor zaten. Bir aile edinmeye hazır mısın ? Burası öyle paranı ver, eğitime gel, ders bitti, kurs bitti herşey bitti yapabileceğin bir yer değil. Buraya geliyorsan bir ailen oluyor. Aileni bırakabilir misin ki sen? Burası çok farklı bir yer. Güzel insanlar var, özgür konuşabildiğin, yeri geldiğinde eleştirebildiğin, yeri geldiğinde dertleşebildiğin insanlar var.
Hepside çok güzel insanlar. Şimdi bu kadar güzel şey anlattım. Hep mi güzel oldu? Yoo hayır. Delicesine küfür ettiğim zamanlar oldu. Sinirimden duvarları yumrukladığım zamanlar oldu. Takım arkadaşlarımla kavga ettiğim zamanlar oldu. İşte bunların hepsi tecrübe. Olayda burda zaten. Bu kadar şeye rağmen hala onlar benim takım arkadaşım, Cyber Struggle Ailem. Kimse geride bırakılmıyor burda. Eleştirsende kimse kötü değerlendirmiyor. Adam beni eleştirin diye yalvarıyor ya. Yok abi yok yani eğitimin eleştirilicek tarafı yok, varda biz mi eleştirmiyoruz. Güzel olmuş işte daha ne zorluyorsun! Daha söylecek, yazılacak çok şey var en iyisi kendiniz tecrübe edin.
Herşey için tekrardan teşekkür ederim. Cyber Struggle Ailesi iyiki varsınız.
Mert Yilmaz
Acı çekeceksiniz… Belki sert bir giriş olmuş olabilir ama,bütün güzelliklerin bu acıyla geldiğini öğreneceksiniz. Kavgalar edeceksiniz… Ama kavga etmek için 2. Bir insana ihtiyaç duymayıp bütün kavgaları bizzat kendinizle vereceksiniz. Eğer içinde bulunacağınız 10 haftalık süreci doğru değerlendirirseniz başlarda kendinize sorduğunuz “Ben neden buradayım, ne yapıyorlar burda, ne diye geldik neler görüyoruz” soruların yerini belirli bir süre sonra “hadi ama yapabileceğimin hepsi bu kadar mı,ben daha iyisini yapabilirim” tepkilerinin aldığına bütün algılarınızla şahit olacaksınız.
Kısa bir zaman önce hayatınızda yer almamış insanların en yakınım dediğiniz insanlardan daha çok size destek olmak için çaba sarfettiğini,”benden bu kadar,beni bırakın siz devam edin” dediğinizde gittiği yolu sizi kaldırıp yüreklendirmek için çaba sarfeden insanlar ile birlikte olduğunuzu göreceksiniz. Açıkcası klasik bir eğitim tarzını benimsemişseniz ve bu mentaliteden uzaklaşamayacak biri olduğunuzu düşünüyorsanız kesinlikle vaktinizi heba etmeyin. Ama mind-set’inizi değiştirmek ve kendinize gerçek anlamda bir şeyler katmak istiyorsanız,katılmış olduğunuz ve olacağınız bütün sertifikasyon programlarını unutun. Çünkü burada eğitmen size kalkıp “evet bu budur işte böyle yapılır” diye klasik bir anlatım sunmayacak,sorduğunuz sorulara çok sık “ben de bilmiyorum” cevabı alacaksınız. Buna rağmen nasıl bir şeyleri öğrenebildiğinizi kendiniz tecrübe edeceksiniz.
Haftalar ilerlerken “ya şimdi burda bir şeyler yaptık ama niye yaptık”ların aslında neden yapıldığını,takım olmanın ne demek olduğunu neden takım olmak gerektiğini ve her şeyden öte kendi sınırlarınızı,kapasitenizi görecek,iç dünyanızda uzuuuuun bir yolculuğa çıkacaksınız. Bu velinimet gibi 10 haftanızı iyi değerlendirmeniz,öğrenmeye aç bir şekilde her bilgi kırıntısını iyi değerlendirmeniz durumunda neler olabileceğinizi de yine bizzat kendiniz göreceksiniz. Kendisine hep “hocam” diye hitap etmeme rağmen bir abi gibi sevdiğim Kubilay abi’nin tecrübeleri ve bilgi birikimleri ile doğup bizleri de kucaklamış olan bu kommunitenin aslında neler yapmak istediğinin farkına vardığınızda belki de bir daha hiiç gitmek istemeyeceksiniz…
Eğitimde en çok merak uyandıran unsurlardan SAT eğitimlerinin heyecanını yaşayacak,katıldığınız veya katılacağınız herhangi bir aktivitede elde edemeyeceğiniz deneyimler elde edeceksiniz. Eğitimin mottosu olan “en kolay gün,dündü” ne demek iliklerinize kadar hissedeceksiniz. Kendinize ve takımınıza güvenin, hatta takımınıza daha da çok güvenin. Kendinizi sürece bıraktığınızda,her şeyin ne kadar güzel olduğunu ve “yok artık daha neler,bunu da yapamam” gibi bir kavramın hayatınızı yavaş yavaş terkettiğini göreceksiniz. Bu arada eğer uyumayı seviyorsanız ve bu eğitimde bulunmak istiyorsanız tavsiyem,vakit varken uykunuzu alın. 10 haftalık bu süreçte uyku,en çok özledikleriniz arasında yerini alacak.
Fatih Kuran
Hayatımızda muhtemelen bir daha hiç bir yerde yaşayamayacağımız birçok şey yaşadık. Bunun yanında iş hayatında, normal hayatımızda eninde sonunda yaşayacağımız birçok sorunun, sıkıntının simülasyonunu da yaşadık bu 10 haftada. Buna nasıl direnç göstereceğimizi nasıl hareket edeceğimizi yaptığımız yanlışlarla öğrendik. (Fail early, fail fast) Eğitim ciddi manada zor. Normal klasik eğitim veren bir kurs gibi düşünüp gelirsen ve burada kendini değiştirmezsen başarılı olman çok zor. Uyku en büyük düşmanın olacak :).
Eğitime direnç göstermemelisin. Eğer direnç gösterirsen, verilen ödevleri çok fazla sorgularsan programdan o kadar az yararlanırsın. Çünkü yaşatılmak, öğretilmek istenen şeyle değil kafandaki sorularla boğuşursun. Verilen her ödevin bir anlamının olduğu düşünerek, senden önce bu adamların bunun üzerinde oldukça düşündüğünü fikir alışverişi yaptığını düşünerek, çok fazla sorgulamadan yapman en çok faydayı sağlayacaktır.
Eğitimde yapılan herşeyin, verilen her ödevin, söylenen her sözün, her bakışın dahi bir anlamı, bir sebebi var. Eğitmen senden 1-2 adım önde değil, yolun sonunda ve yolu ezbere biliyor. Senin yoldaki durumuna göre sana nasıl daha faydalı olabilirim diye eğitim sürekli kendini güncelliyor, gelen kursiyerlere bağlı olarak farklı uygulamalara gidilebiliyor. Biz bu 10 hafta boyunca her ne kadar kendimizi zorladıysak çok çalıştıysakta, arka plandaki ekibin bizim için bizden çok çalıştığı haftalar ilerledikçe çok daha belli oluyor.
Kursa başlamadan önce rapor yazmak, makale yazmak bunlar çok uzak terimlerdi benim için. Türkiye deki sayısal bölümlerde okuyan, mezun olan birçok kişi için bu durum mevcut. Şimdi geri dönüp baktığımda bir blog açacak kadar yazı yazmışız ödevlerle. Demem o ki aslında birçok engeli kafamızda kendimiz oluşturuyoruz. Aslında gayette güzel yapacağımız işleri yapamayız diyip başlamadan bitiriyoruz. Halbuki hiç denemedik.
Meşhur bir laf var ya bana balık verme, tutmasını öğret diye. Heh işte burda tutmasınıda öğretmiyorlar. Seni suyun içine atıyorlar. Hayatta kalacaksın diyorlar. Orada öyle güzel öğreniyorsunki hayatta kalmayı, birinin sana öğretebileceğinden çok daha kalıcı ve unutulmaz oluyor.
Saha Egitimi uygulaması… Bunu anlatmak çok zor. Aslında gerekte yok :). Yaşayıp görmek gereken bir hadise. SAT uygulamasının herkes üzerindeki etkisi farklı oluyor. Yaşanan stres, baskı, acı, yorgunluk seni başka bir noktaya çıkartıyor.
Eğitim ilerledikçe Cyber Struggle bir parçan olmaya başlıyor. İçinde sevgi büyütmeye başlıyorsun. Cehennem haftası yaklaşmaya başladıkça sertifika almayı çokta önemsemiyorsun. Çünkü olaya bakış açın değişiyor. Sertifikanın amaç değil araç olduğunu anlıyorsun. Sertifikadan çok ranger olmak daha çok anlamlı geliyor. Kendi takımınla birlikte o ailenin içinde yer almak istiyorsun ve bir yandan ben bu ailenin içinde yer alacak kadar iyi miyim diye sorguluyorsun. Ranger olmanın üzerine getireceği sorumluluğu düşünüyorsun. Çünkü eğer ranger olursan hayatını eskisi gibi devam ettiremezsin. O insanların seni o konuma getirmesi için harcadığı emeğe saygısızlık olur eskisi gibi devam etmek.
Oya Un
Cyber Struggle denilince aklıma gelen ilk iki kelime sevgi ve emek (al yazmalıma selam olsun). Bu kurs döneminde de böyleydi şu anda böyle. Arkada müthiş bir aile var, geldiğiniz her hafta daha çok sevecek daha çok emek vermek isteyeceksiniz ve aralarında sizde olmak isteyeceksiniz.
Ben de bu eğitime bin bir bahane üretip, başlamamak için kendimi ikna ediyordum, bir yandan da okuduğum çok zor, uykusuz kalacaksınız gibi yorumlarda beni cezbediyordu. Evet çok zor arkadaşlar ve evet uykusuz kalacaksınız. 🙂 Ama her seferinde daha çok seveceksiniz. O duygu selinden bu duygu seline geçtiğim, aşırı streslendiğim, sürekli zorlandığım, bir kaç kere pes etmek istediğim bir 10 hafta aynı zamanda nasıl en eğlendiğim 10 hafta oldu ben de anlamadım. Satlara gelince, şuraya sinsi bir gülümseme bırakmak istiyorum.
Burada anlatacak çok şey var :)) Şaka bir yana ilk eğitimimizden önce ben neyin ne olduğunun farkında değildim, bu sebeple ne alaka falan diye düşünmemiştim, fakat işin rengi değişti. (Evet hiç ifconfig yazmaya benzemiyor, burdan takım arkadaşım Uğur’ a selam olsun :D) Eğitim içerisindeyken bu ne ya ne alaka gidiyorum ben, bana ne ya ne yaparlarsa yapsınlar diye düşüncelerle boğuştum. Eğitimin ertesi günü ise, bu eğitim her yaştan insana, farklı dozajlarda tüm eğitimlerde verilmeli diye düşünmeye başladım hala da böyle düşünüyorum. Kendinizi keşfetmeniz, sınırlarınızı aşmanız, vay be demeniz bakımından çok güzel bir fırsat, güzel değerlendirin.
Kurstan önce bir alan problemim vardı nerede ilerlemek istediğimi bilmiyordum. İş görüşmelerinde de sıkıntı çektiğim bir konuydu. Kursiyerken gittiğim bir iş görüşmesinde, çok heveslisin, heyecanlanmışsın ama yaptığımız iş sadece rapor burası seni memnun etmeyebilir dendi. Bunu hiç bir iş görüşmesinde duyacağımı düşünmezdim.
Güzel insanlarla tanışacaksınız, dolu dolu bir 10 hafta geçireceksiniz. 10 haftamı güzelleştiren, unutulmaz anılarım olmasında emeği geçen herkese teşekkürler. Yüzümde her zaman bir tebessümle hatırlayacağım. Eğitime girdiğiniz ve çıktığınız haliniz bir başka olabilir aman dikkat, her şey güzel olacak 🙂
Ugur Ercan
Eğitimi ilk dönem başlamadan önce görüp buna bir şekilde gitmem lazım dememe rağmen anca 3. döneme katılabildim. Bunun sebebi de eğitim İstanbul da, daha yakın bir yerde olursa giderim, şu işlerimi de halleyim giderim, az daha para biriktireyim giderim gibi bir sürü anlamsız ve gereksiz bahaneler üretmemdi. Anlamsız diyorum çünkü bunlar benim bir şekilde başa çıkabileceğim sorunlardı. Bu bahaneleri yıkmamda Kubilay Hocanın bir Podcastte söylediği bu eğitime gelmek isteyip benim gibi anlamsız bahaneler üreten insanların bu eğitimi almak istemediğini belirten sözüydü. Bu söz benim eğitime gelmem için motivasyon sağladı diyebiliriz yoksa ben bu eğitimin bana yakın bir yere gelmesini, işlerimin azalmasını vs. bekliyor olacaktım ki buda mümkün bir şey değil.
Bir bahane bitecek diğeri başlayacak buna emin olabilirsiniz ki hayatınıza bakarsanız hiç bir boşluk anınızın olmadığını göreceksiniz ya da benim hayatım böyle geçtiği için bana da öyle geliyor olabilir. Eğer sizde benim gibi bahaneler üretiyorsanız bu eğitime katılma noktasında kendinize bir sorun ben bu eğitime gerçekten katılmak istiyor muyum diye eğer cevabınız evetse hiç tereddüt etmeyin başvurunuzu yapın.
Bu ve buna benzer kararsızlık ve bahaneler insanın gelişimini ertelemesine sebep oluyor. Gelişiminizi için bir şeyler denemekten kaçınmayın, hata yapacağım diye korkmayın. Hata yapsanız bile şunu diyebilirsiniz en azından denedim, denemek insana bir şey kaybettirmez aksine çok şey kazandırır.
Eğitim sürecinde bu ve bu gibi durumları sıksık göreceksiniz, öğreneceksiniz, alışacaksınız ama ben yinede burada da belirtmiş olayım. Eğitim süreci boyunca acı çekerek öğrenmeyi öğreneceksiniz, hazır bilgi hiç bir şekilde verilmeyecek bu eğitimde. Bu yüzden eğer bu eğitimden hoca size bir şeyler anlatacak sonra onları uygulayacağınız yönünde bir beklentiniz varsa bunu unutun öyle bir şey olmayacak. Ama merak etmeyin iyi ki öyle bir eğitim almamışım diyeceksiniz çünkü eğer öyle bir eğitim alsaydınız, yeni bir şey öğrenmek istediğinizde yine bir eğitmene ihtiyaç duyacaktınız. SAT eğitimleri de acı çekerek öğrenmeye dayalı bir eğitim; takım olmak, geride adam bırakmamak, yanındaki kişiye güvenmek, pes etmemek, baskı altında karar vermek gibi bir sürü şey öğreniyor ve tecrübe ediniyorsunuz. Yani ne gerek var sat eğitimi diyen arkadaşlar bu tip durumları da göz önünde bulundurmasında fayda var çünkü sadece hoplayıp zıplamaya gidilmiyor yapılan hep her şeyin bir amacı, öğretici yanı var.
Kubilay Hocanın ders aralarında anlattığı sektörde edindiği tecrübelerde diğer eğitimlerde edinemeyeceğiniz şeyler arasında. Bu sayede karşılaşabileceğiniz sorunları görmüş oluyorsunuz ne kadar tecrübe dinleyerek edinilmese de bu tecrübeler size bakış açısı kazandırıyor. Neyi nasıl yapmanız gerektiği ve hangi durumlarda nasıl davranmanız gerektiği hakkında fikir sahibi oluyorsunuz. Sektöre iyi, doğru, egosuz, yardım sever, yanındakileri koruyup kollayan, paranın kölesi olmayan, haksızlığı karşı durabilen, ufak tefek sorunlarda pes etmeyen, işini severek yapan insan yetiştirmeyi amaçlayan bu eğitimi aldığım ve bu oluşumun içinde bulunduğum için çok mutluyum. Bu yüzden başta Kubilay Hoca, Ece, Burak, Fatih olmak üzere tüm CyberStruggle ailesine bize bu deneyimi yaşattıkları için teşekkür ederim.
Bu eğitim sayesinde tanıdığım gece gündüz yan yana olamasak ta birliği beraberliği sonuna kadar hissettiren tüm takım arkadaşlarıma da teşekkür etmeden olmaz tabiki :). Hepsiyle dost olamasam da birbirimize çok şey kattığımızı biliyorum.
Fatih Kayran
Cyberstruggle ranger süreci eğitimin ilk anından son anına kadar mental olarak bireyi bir üst basamağa taşımaya odaklanmış, bu süreci de siber güvenlik ile harmanlamış ve sadece siber güvenlik ile ilgilenen bireyelere hitap etmeyen; IT sektöründe çalışan, pozisyon/birim farketmeksizin, herkese yeni bakış açıları kazandıracak bir eğitimdir. Tabi bu süreçleri de kendine özgün ve başkaları tarafından imite(!) edilmeye çalışan modeliyle gerçekleştirmiştir.
Öncelikle bu eğitimde kâr etme amacından daha çok idealist bir düşüncenin arka planda olduğunu sürekli hissediyor/gözlemliyorsunuz. Eğitimin her aşaması olabildiğince şeffaf, beş günde lisanslı sızma testi uzmanı(!) yapan eğitimlere göre teknik anlamda çok daha fazla konular öğrenebileceğiniz, ve tüm bunların yanında mental olarak kendinizi 2-3 gömlek yukarı taşıyabilceğiniz bir şekilde gerçekleşiyor.
Ortaya bir sorun konuluyor ve önce sizden bu sorunun ne olduğunu tespit/tecrübe etmeniz sonrasında ise bu sorunu ortadan kaldırmanız bekleniyor. Tüm bu süreçlerde eğitimin asıl odağı size sorunun çözümü için gerekli bilginin sağlanması değil; bu bilgiye erişim yöntemleri, yaşayacağınız sürtünmeler, ne olursa olsun sonunda pes etmemek ve hiç tanımadığınız insanlarla bir takım halinde bir hedefe ulaşmak için mücadele etmek oluyor. Eğitimin sonuna gelindiğinde ise farklı bir mindset, teknik seviyeniz ne olursa olsun iyi bir know-how, ve herşeyden önemlisi hayat boyu sürecek dostlar kazanmış oluyorsunuz. Tabi birde karşınızda engin tecrübelere sahip birinden sektör hakkında olabildiğince çok şey öğreniyorsunuz. Tüm öğrendiklerinizle Türkiye’de bulunan siber güvenlik sektörünün çarpıklığını çok daha iyi anlıyorsunuz.
Kurumsal bir kafa yapısına sahipseniz, enumerasyon yapmak tutkunuz değilse, sizin için iş hafta içi 8/5’ten ibaretse kesinlikle bu eğitim yerine sizi beş günde lisanslı sızma testi uzmanı yapan eğitimleri tercih edin. Yoksa eğitimin yarısına gelmeden sürecin dışında kendinizi bulabilirsiniz. Ama bu işi, bir tutkunuz, hobiniz, yaparken eğlendiğiniz bir uğraş olarak görüyorsanız aradığınız yer burası. Çalıştığım firma beni beş günde lisanslı sızma testi uzmanı(!) olabileceğim eğitimlere göndermek istediğinde, Cyberstruggle ile karşılaştım ve doğrudan buraya geldim. Eğitim süresince yaşadığım sürtünmelere, uykusuzluğa, 10 hafta boyunca tatilimin olmamasına rağmen bu eğitime geldiğim ve honeybadgers’ın bir üyesi olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum :). Tabi çalıştığım firmaya, eğitimin masraflarını karşıladığından dolayı teşekkürlerimi burdan iletiyorum.
Eğitim bittikten sonra diğer eğitimler gibi süreç sona ermiyor ve Cyberstruggle Topluluğu ortaya çıkıyor. Burada da sizin gibi bu işi bir tutku olarak yapan insanlarla sürekli kontak halinde bulunuyor, Cyberstruggle’ın diğer projelerinde görev alma fırsatı yakalayabiliyorsunuz. Son olarak gerçekten bu işi bir tutku olarak görüyorsanız; limitlerinizi, çaresizliklerinizi, hayatınızdaki sürtünmeleri ortadan kaldırmak için olmanız gereken yer tam burası.
Furkan Ozer
Bu yazdıklarımı kendi yaşadağım tecrübelerden, yaptığım hatalardan ve kursta yapmam gerekenleri zamanında yapamadığımdan dolayı kaybettiklerimden yola çıkarak kursa kaydolmak isteyenlere fikir vermek veya kaydolanlara da yol göstermek amacıyla yazıyorum. Yazıyı okuduktan sonra biraz egoist ve çokbilmiş bir şekilde yazdığımı gördüm, bundan dolayı kusura bakmayın ve sadece mesajı almaya çalışın.
Aşağıda bahsettiğim şeylerin çoğunu kurs süresince ben de yaşadım. Hocaya ve eğitime bazı noktalarda sinirlendim, bazen eğitimin bazı kısımlarının çok faydalı olduğunu görüp şaşırdığım da oldu, bazen çok boş olduğunu ve hiçbir işime yaramayacağını da. Zaman zaman eğitimi ve hocayı sorguladım, hocaya dolandırıcı da dedim. Fakat eğitimin sonucunda eğitimden çok şey kazandığımı açıkça söyleyebilirim.
1. Bu kurs her halinden belli olduğu gibi diğer kurslara benzemiyor. Bundan ötürü bu kursun eğitim ve öğretim biçiminin diğer kurslar gibi olmasını beklemeyin. Kursun size sadece teknik bilgi vermesini ve başarı olarak sadece teknik başarıyı kabul etmesini de beklemeyin. Kurs diğer kurslar gibi sadece öğretime odaklı değil eğitime de odaklı bir kurs. Bu yüzden kurs içinde teknik bilginizi geliştirmeye çalıştığınızdan çok daha fazla kendinizi değiştirmeye ve geliştirmeye çalışın. Eksik yönlerinizi tespit edin ve bu kurs süresince onları yenmeye çalışın. Bu kursu kendinizi sadece teknik olarak geliştirmek için değil kendinizi eğitmek ve değiştirmek için bir fırsat olarak görün. Sektörde çok fazla görülen egonuzu burada yenebilirsiniz, ekip olmayı burada öğrenebilirsiniz, yapamam dediğiniz şeyleri zamanla nasıl kolayca yapabileceğinizi burada görebilirsiniz. Değişmekten bahsediyorum, bunu basit bir şey olarak görmeyin ve teknik bilgiden kat ve kat üstün olduğunun kursa gitmeden farkına varın. Unutmayın bu kurs sizi sektöre değil hayata ve zor şartlara hazırlıyor. Eğer değişmeyi göze almayacak ve bunun için efor sarfetmeyecekseniz ve tek istediğiniz teknik bilginizin kat ve kat artması ise bence bu kursa gelmeyin.
2. Kurstaki öğretmen-öğrenci ilişkisi diğer kurslara kesinlikle benzemiyor. Kurs ilerledikçe herşeyi hocadan beklememeyi öğreniyorsunuz. Kurs anlatma-dinleme yöntemiyle ilerlemiyor. Kurs ilede sizin daha aktif olduğunuz, bazı konuları birbirinize öğrettiğiniz, sorunları beraber çözdüğünüz, bazı süreçlerde hocanın bile işin içinde olmadığı bir şekle bürünüyor. Kurs süresince hoca size herşeyi vermiyır bazı bilgileri siz araştırarak öğreniyorsunuz ve emin olun bu daha kalıcı oluyor. Bazı tecrübeleri siz olayı düşünerek ve ne yapmanız gerektiğini anlayarak kazanıyorsunuz. Bu aşamalar da öğrenci için çok zor olabiliyor. Bu durumda hocaya kızıyorsunuz, hocanın tavıları bazen insanı çileden çıkarabiliyor, bu anda eğitimi sorgulamaya başlıyorsunuz, bu kadar parayı bu eğitim için mi verdik diye düşünüyorsunuz. Ama sonuçta emin olun ki kazançlı çıkan siz oluyorsunuz. Eğer bu şekilde bir eğitimin sizin paranıza değimeyeceğini düşünüyorsanız bence kursa gelmeyin.
3. Kurs eğer yapılması gerekenleri yaparsanız sınırlarınızı zorluyor ve 10 hafta baskı altında yaşıyorusunuz. Son hafta bu durum iyice artıyor. Kurs süresince uyku süreniz azalıyor, her an dikkatli olmanız gerekiyor. Verilen bazı ödevler sizin için zor ve farklı olabiliyor. Yapmak istemiyor ve bir süre sonra bunların siber güvenlikle ne alakası var ne zaman pentest yapacağız diyebiliyorsunuz. Fakat emin olun ki program sizin düşündüklerinizin kat ve kat üstünde bir titizlikle dizayn ediliyor. Diğer her aşamada olduğu gibi bu durumda da kesinlikle takımla beraber hareket etmeniz gerekiyor, birbirinizin yükünü azaltmanız, birbirinizin üzerindeki baskıyı ve stresi birlik olup hafifletmeniz gerekiyor. Ayrıca unutmayın ki stres ve yorgunluk sadece beyindedir. Kas değil beyin yorulur, bu biz istediğimiz zaman yok edilebilir. Sadece yapacağımız şeyleri ne kadar istediğimize bağlıdır. Eğer bu baskıya dayanamayacağınızı, bu kadar para verdikten sonra bir de başkaları ile uğraşamayacağınızı düşünüyorsanız bence bu kursa gelmeyin.
4. Eğer siber güvenlik konusunda daha önce bir süre çalıştıysanız ve bazı konulara hakimseniz ve bu kursa teknik bilginiz üzerine bir o kadar daha koyacağınızı sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Bu durum sadece bu kursa özel olmamakla beraber teknik bilginin %70lik bir kısmının kendi kendine çalışmakla kazanıldığını düşünüyorum. Siber güvenlikle ilgili size kimse internet ve piyasadaki kitaplar kadar bilgi veremez. Tabi bunlardan kurs hiç birşey öğretmiyor anlamını da çıkarmamak gerekiyor. Kurs Türkiye’deki muadillerine göre-diğer bütün kusları bilmemekle beraber- teknik açıdan en iyi kurs olabilir. Örneğin bir CEH eğitimine göre çok fazla teknik bilgi öğreniyorsunuz.
Fakat kursun ana amacı personeli sadece teknik açıdan geliştirmek olmadığı için teknik bilgiye sahip insanlara da kurs çok faydalı olabiliyor. Yine dediğim gibi eğer kursa sadece teknik gelişim için geliyorsanız ve belirli bir seviyedeyseniz bence kursa gelmeyin. Bu konuda google size daha fazla yardımcı olacaktır.
Son olarak kursa katılacaksanız size önerilerim; kursu kendinizi değiştirmek ve mental eksikliklerinizi gidermek için bir fırsat olarak görün kursun ilk dakikasından son dakikasına kadar yaptığınız istisnasız her görevi takım olarak yapın çok çalışın, asla ve asla pes etmeyin(train hard or go home) kursu fazla sorgulamayın, bazı noktalarda çok fazla düşünmeyin sadece isteneni yapın(think or be)
Ece Orsel
Zihinsel olarak hazır gelseniz bile sizi defalarca duvara toslatan, her toslamada potansiyelinizi bir tık yükselten, tembel zihinleri ve tembel bünyeleri disipline eden, zaman zaman sabrınızın sınırlarını zorlayan, ”offf bu ne şimdi birşeyler yaptık ama neydi ki bu” muammasına düşürüp etrafınıza anlamsız bakışlar atmanızı sağlayan ve sizi sürekli araştırmaya iten, “oh bu konuyu anladım” dediğiniz anda karşınıza yine bilmediğiniz birşeyi çıkartan, yine muammaya sokan bir kısır bir döngü. Belli bir süre sonra bu durumu garipsemeyip, zevk almaya başlıyorsunuz.
Asıl yolculuğunuz bu aşamada başlıyor, her haftayı merak ederek gidiyorsunuz. Biraz psikopatlaştırıyor aslında 🙂 “the only easy day was yesterday” mottosunu iliklerine kadar yaşamış biri olarak diyebilirim ki, uyku ile vedalaşın. Bunların dışında, bu eğitimin diğer cilvelerinden birisi ise, sizi iç dünyanızda uzuun uzuun bir yolculuğa çıkartıyor olması. Bu serüvende neler mi var? Egolar, kibirler, iç seslerin gereğinden fazla yüksek sesle konuşması bunlardan bir kaçı. Eğitimin yoğunlu ile birlikte insan üzerinde ıslak havluyla dövülmüş hissi yaratabiliyor. Bütün bu hengamelerin içinde sizi mental olarak farklı bir seviyeye çıkartıp iki boyutlu dünyanızı üç boyutluya geçiriyor.
Evet, gelelim asıl önemli meseleye; bu eğitimde herşeyden öte birşey var o da takımın! farklı karakterler, farklı kültürler, nasıl olacak? nasıl anlaşacağım? nasıl takım olacağız? sorunsalları çığ gibi büyürken birden tek yumruk olmak, insanlara güvenmeyi öğrenmek, her bir bireyi ailenden gibi görmeye başlamak, sırtında olan bir el, düştüğünde kaldıran, ağlarken susturan, saçma triplerini çeken, hatta halden anlayıp önüne çikolata koyan birbirinden güzel insanlar…
Aksilikler yaşanmıyor mu? yaşanıyor tabi, burada yaşayacağınız her sorun aslında altın değerinde tecrübeler katıyor insana, kurumsal hayatta yaşayacağınız sorunların küçük bir simülasyonu niteliğinde değerlendirebilirsiz. Eğitimin diğer merak konusu olan SAT eğitimleri, diğer dönemler için şimdiden başarılar diliyorum. Şu anda anlamsız gibi gözükse de, zaman içerisinde ne kadar değerli olduğunu, “anlatılmaz yaşanır” mottosunun hayat bulmuş halini belkide hayatınızda ilk kez yaşayacağınız, her saniyesi çok değerli, her saniyesi unutulmaz anlar.
Ve Kubilay hocamız! Kendisi biraz cinstir 🙂 Şaka değil, gerçekten öyle. Şu ana kadar gördüğünüz eğitmenleri unutun derim ben. Kendisi yürüyen bir tecrübe deposudur. Söylediği her kelime size kendi depolarınızı fullemek ve gaza basmak için yarattığı birer fırsat aslında. O anları iyi değerlendirmek ve kendine ders çıkartabilmek depoları doldurmanın birinci koşullu.
Çok fazla spoiler verdim sanırım..bizden sonraki birliklere başarılar diliyorum veeeeee ASLA ama ASLA VAZGEÇMEYİN! Bir diğer cümle “merak etme oturacak!” evet oturuyor. Sistem geleneksel eğitim sistemi değil. Her şey havada mı kaldı? “oturacak!” oturuyor. Nasıl bilmiyorum ama söyleneni yaptığınız sürece oturuyor. 🙂
Ahmet Burak Gokalp
Kursa katılmadan önce ki başvuru sürecinde gece üç gibi başvuru ile ilgili yaşadığım bir sorunla ilgili mail atmam gerekti tabi dedim bu maile anca sabaha geri dönüş gelir çünkü bu zamana kadar gördüğüm buydu bir eğitime mail atarsan bununla ilgili geri dönüş iş saatleri içeresinde olur çünkü o kurs iş saatleri mantığı ile oluşmuştur. Ancak burada olay böyle işlemiyor eğitim süreci tüm güne yayılmış durumda ve yaşanan sorun olabilecek en yakın sürede cevaplanıyor ki bu bende bir dakika sonrası şeklinde gelişmişti. Yüzümde, işte bu gülümsemesi bu eğitim adına daha kabul bile edilmeden ilk olarak orda belirmişti.
Neyse başlayalım mevzuya; İlk zamanlar lan ne öğrendik dediğim, şimdi ben bir şey anlamadım, bunu da yapamam artık dediğim birçok şey geride kaldı. Ne öğrendik lan şimdiler cehennem haftasında en çok kullandığım araçlar, yöntemler haline geldi. Gözümde büyüyen her şey kurs ilerledikçe ve parçalar birleştikçe küçüldü. En büyük örneği, Kubilay abi olayımız rapor arkadaşlar dediğinde tamam demiştim buradan batıcaz işte. Eğitime gelmeden önce en nefret ettiğim beni en çok geren rapor yazma olayı hayatımın ortasına oturmuştu. Ama kurs boyunca yavaş yavaş o son rapora o kadar güzel hazırlanıyorsun ki diğer her şeyde olduğu gibi, sonunda ilk raporuna ve son raporuna bakıyorsun bu ikisini aynı kişi yazmış olamaz tripleriyle gülümsüyorsun Bunun dışında CTF benim için ilk gün kafamda sadece Call of Duty’i çağrıştırırken bugün çözdüğümüz CTF sayısını hatırlayamıyorum.
Kursu özetleyecek olursam; Kursun temeli olan ekip olmak… Artık olmuyor yapamıyorum dediğinde birinin sırtına yapışıp kaldırması, hiç ummadığın anda birinin öne çıkıp komutayı ele alması, senin onla yüreklenip kalan son damla enerjinle yüklenmen, korkularınla yüzleşirken tek başına olmadığını bilmek bunları paylaştıktan sonra artık Cyber Struggle’ın senin için aile olması tarif edilemez bir mutluluk. SAT… Kursun en önemli parçası. Son gün gelene kadar onun heyecanı nasıl olacak yapabilecek miyiz lan acaba soruları? İzlenen SAT videolarının sende yarattığı gerilim falan… Sonra o gün geliyor bir şekilde neyse gelince görürsünüz
Bilgi… Eğer ki bir eğitimden beklentiniz hoca anlatır soruyu çözer sonra bana birkaç o konu ile ilgili soru verir ben çözerim çözemediğim yerde sorarım hocaya o anlatır ben dinlerim karşıma yine bir soru çıkar yine hocaya sorarım tarzındaysa ilk geldiğinizde ki bu bende başlarda böyleydi bir alışma süreci sizleri bekliyor bu kesin. Alıştıktan sonrasında ne mi yapıyoruz yardırıyoruz Hayat dersi.. O adımı atacaksın abi ya tek başına atacaksın ya da tek başına atamıyorsan o adımı atabilmen için seni itecek ekibinle yola çıkacaksın unutma ki o adımı tek başına atamayacağın biran muhakkak gelecek. Ama sadece ekibinden seni itmesini beklemeyeceksin, gideceksin sen de iteceksin ekibinden birilerini böyle ilerleyeceksin hep bana olmaz sonuçta. Egoyu bırakacaksın kenara, ekip arkadaşın yükseliyor mu mutlu olacaksın destek olacaksın bu seni geri götürmeyecek aksine gün gelecek yükselenlerle sende yükselmeye başlayacaksın. Ezilen birini gördün mü koruyacaksın onu korumazsan sesini çıkarmazsan o ezenlerin sayısı her geçen gün artacak.
Olumsuz yanları Kubilay abinin olumsuz bişeyler de yaz Burak diye tutturması, yok arkadaşım vardı da biz mi yazmadık..